5 Nisan 2010 Pazartesi

İyimser olmaya mahkûm muyuz?


- İyimser misinizdir?..

Kötümser iyimserim.

Anlamı şu: İyimserliğin bedelini ödemeye hazır bir iyimserim.

Yaşama, yaşamın gücüne inanan nasıl karamsar olabilir?..

Yaşamsa kendi akışı içinde tüm kuramlarımızın, ahlâk düzenlerimizin, sanatın, inanç sistemlerinin çok üzerinde. Elbette bizim ondan beklediğimiz gibi işlemiyor her zaman. Mutlulukların ardındaki acıları gördüğünüzde iyimserliğiniz ihtiyatlı iyimserliğe dönüşüyor.

Biraz daha kurcaladığınızda anlıyorsunuz ki, "ihtiyat" da çok anlamlı değil, karamsarlığa düşüyorsunuz. Biraz daha düşününce, bunca karamsarlığın yaşandığı dünyada sorunlarla ancak iyimser olarak baş edebileceği sonucuna varıyorsunuz.

Öyleyse ben hem kötümser iyimserim, hem de iyimser kötümser. Tuhaf bir matematikle bunları topladığınızda sonuç iyimser çıkıyor.

-  Sizce içinde bulunduğumuz dönemde (savaşlar, açlık, kültürel çatışma, küresel ısınma...) iyimser olmak için bir neden var mı? Hem bardağın yarısından çoğunun boş olduğunu görüp, hem de iyimser olmayı başarabilir miyiz?..

İyimser olmaya mahkûmuz. İyimserlerin yeterince bilgili, yeterince duyarlı, yeterince akıllı olmadığı kanısı yaygındır. Eko-biyolojik yapımız, sinir sistemimiz bizi karamsar kılarak bu gezegendeki sorunlarımızı çözmemize yardım ediyor, bir açıdan.

İyimserliğin insanı gaflete götürebileceği gibi bir inanç var çoğumuzda. Üstelik bir psikolojik savunma mekanizması olarak kullanıyoruz karamsarlığımızı: Daha fazla üzülmeyelim diye üzülüyoruz. Başımıza daha kötü şeyler gelmesin diye karamsar oluyoruz. Karamsarlık, organizmayı tehlikelere karşı hazırlıyor.

İyimserlerin bu gezegende hâlâ var olabilmelerini nasıl açıklamalı? Karamsarların yönettiği bir dünyada, edilgin, güçsüz, duyarsız, cahil insanlar mı onlar, tümüyle? Bu kötü dünyada ne arar iyimserler aramızda? Gergin, neredeyse nörotik karamsarları zaman zaman kızdırabilir iyimserler. Beni dövmeye kalkan kötümserler gördüm. Adlarını sakladıkları mektuplarla hakarete uğradım.

İyimser olmayı başaramazsak dünya daha şiddetli bir cehenneme döner. İyimserlik Anadolu topraklarından yükselen türkülerde vardır. Taşıdığı yoğun kötümserliği, iyimserlik mayasıyla yoğurarak söylenen türkülerdir onlar...

- İyimserlik daha çok kişisel gelişim kitaplarında rastlanan bir kavram haline geldi. İnsanlara iyimser olmak öğretilebilir mi? Bu gerekli mi?..

Bir ölçüde öğretilebilir. Akıllı, gerçekçi, bilge iyimserlerin yanında yaşanarak. Elbette gereklidir. İyimserlik, yaşamın gerçeklerini, gerçekçi biçimde karşılama yollarından biridir.

- İyimserlik ile kendi kendini kandırma arasında ince bir çizgi var. Sizin için bu çizginin yeri neresidir, nerede başlar?

İyimser kötümser, kötümser iyimser kendi zayıflıklarını, dünyanın durumunu anlamaya çalışan insanlardır. Karamsar da kendini kandırıyor bir anlamda: Dünyanın nasıl bir yer olduğunu, hayatın başımıza neler getireceğini kim tam anlamıyla bilebilir ki? Karamsar "gerçekçi", iyimser hayalci oluyor. Tuhaf bir alışkanlık. Bu bakıştan kurtulmak gerek.

- İyimserlik insanı nereye vardırır sizce?

İnsanın trajik varlığını anlamış, "anlayan" bir iyimser, kendini yaşama açar, olanaklarını gerçekleştirmeye çalışır, başına gelen belâları nasıl çözebileceğini daha soğuk kanlı düşünür. İyimseri iyimser yapan temel inançlardan biri, kendine verilen bu yaşamın emanet olduğu düşüncesidir. Yaşam her nasılsa bize sunulmuştur onun hakkını vermek gerekir. Tembellik, boş vermişlik, hayata en büyük hıyanettir. Yaşama karşı duyduğumuz sorumlulukla, kendi yeteneklerimizin ve olanaklarımızın sınırlarında, hiç durmadan çalışmak gerekir. İyimser, bilime, sanata, onları oluşturan insana saygısıyla iyimserdir.

- Bilim felsefesi, bilgi teorisi üzerine de çalışan bir akademisyen olarak, sizce iyimserliğin bilimdeki, bilimsel çalışmalardaki yeri ne?

Bir tür "kaygı"nın bilimsel çalışmalar için gerekli olduğuna inanırım. Araştırma kaygısı, araştırma sorumluluğu ve dürüstlüğü ile kendini sürdürür. Bu kaygı, bu kaygının oluşturduğu eleştirel olma sorumluluğu, kuşku, sağlıklı yürütüldüğünde anlamlıdır.

Yıllar önce Nietzsche'nin haklı olarak vurguladığı gibi önce sağlık gelir. Sağlıklı kuşku, araştırmayı devingen kılar. Sağlıklı kaygı, araştırma sırasındaki düş kırıklıklarının üstesinden gelmemizi sağlar.

Sağlıklılığın bence en önemli ölçütlerinden biri de iyimserliktir. Ben bulamamış, başaramamış, yanlış yapmış olabilirim; bilim yalnız benim çabalarımla bilim olmuyor. Bilime inanıyorsam, bugün uğraşıp da bulamadığımı bir gün birileri bulacaktır umudunu taşımam gerek. Ardımdan gelen araştırmacılara deneyimlerimin yanında, zorluklar karşısındaki dürüstlüğümü, bu zorlukları yenmedeki gerçekçi umudumu, kısaca iyimserliğimi miras olarak bırakmam gerekiyor.

Kaynak: Gönülden Bilime - Ahmet İnam
Alıntı: Cumhuriyet Bilim Teknoloji - CBT 107/11 - 6 Haziran 2008

1 yorum:

  1. İyimserlik çevremizle yakından ilgili. Sadace biz kaynaklı değil.

    Neval Kavcar
    www.sonsayfa.com

    YanıtlaSil

Nasıl yazımı beğendiniz mi? Yorum bırakarak benim gelişimime katkıda bulunabilirsiniz... Şimdiden katkınız için teşekkürler... Sevgiler ve saygılar... Ertan Yurderi (kocayurek)