24 Aralık 2011 Cumartesi

İçimizdeki Yunus'lar ...



"Bildiğini sanan dikilir de,
Bilmediğini bilen eğilir, kendi BİLGE'liğinde ..
Ve ne de çok dimdik baş var: yanımızda, yöremizde, günümüzde!.."

(Güneş Davenport)


Sizlere anlatacağım öyküleşmiş olayı Hakk ve Yunus Emre aşığı Faruk Dilaver dostumuzun "Yeniden Doğuş" adlı kitabında okumuştum... Muhteremin yolu, bir gün Mersin'den yola cıkıp Ankara'ya dönerken Mut'a düşmüş... Başından da şöyle ilginç bir olay geçmiş...

" ....

Mut'a gelince, arabayı bir lokantanın önünde park ettim. Bu dönüşte bize bir öğretim görevlisi arkadaş daha katılmıştı. Onlar önünde durduğumuz lokantada yemeklerini yerken, ben de izin isteyerek karşıda görünen parka doğru bir yürüyüş yaptım. Bu arada aklıma Mersin'de karşılaştığım bir gönül dostu olan kemancı geldi.

'- Ya Rabbi, o güzel sevgililerinden Mut'ta da yok mu acaba?' diye yalvardım.

O anda, tuvalet ihtiyacı duyarak, uzakta, karşıda görünen bir caminin avlusunda bulunan tuvalete doğru yürüdüm. Tuvaletin girişinde bir tahta divan üzerinde aksaçlı bir dedenin oturduğunu gördüm. Uyukluyordu. Uyuyup düşmesin diye, ona yüksek sesle bir selam verdiysem de, mırıltı halinde selamımı aldığını duyunca, içimden;

'- Senin ahın gitmiş de vahın kalmış, daha selam almayı bilmiyor ' dedim.

Tam, ihtiyacımı karşılayıp tuvaletten çıktığım sırada, kafamı şiddetle kapıya vurdum. Doğrudan, bu yaşlı dedenin yanına giderek önüne tuvalet ücretini bıraktım. Sonra;

'- Amca, bu tuvaletin kapısı mı alçak, benim kafam mı dik?' diye sorduğumda;

'- Kafan azıcık dikmiş, onardık; çok dik olsaydı, kırardık' cevabını aldım.

Yine, sessiz ve hareketsizce onu seyrettikten sonra arkadaşlarımın yanına doğru yürüdüğüm esnada, arkamdan;

'- Yolun açık olsun salih genç' diye haykırışını duyarak mutlu oldum.

Aradan çok zaman geçti... Bu olayı anlattığım bir arkadaşımın yolu da bir gün Mut'a düşmüş. Mut'taki aynı cami avlusunda bulunan tuvaleti bekleyen amcayı çok aramış... Cami görevlileri, o amcanın çok önceden vefat ettiğini, kerametleri açık bir zat olduğunu anlatmışlar... Arkadaşım, seyahat dönüşü bana bunu anlatınca  gözlerim öylece doluverdi...

O amcanın adını merak ettiniz değil mi? Adı Yunus'muş... Yunus Baba diye anılırmış... "

SİZ'ler; Uzak ve engin denizlerin sevgili Yunus'ları... İçimizdeki gizli Yunus'ların varlığını hiç unutmayalım... Onlar her an her yerde ve hep BİZ'lerledirler... Gönül gözlerimiz hep açık olsun, Yunus dostlarımıza da selamlar olsun ...

Ertan Yurderi (kocayurek)