Siz benim "Tıss bımmm" dediğime bakmayın...
O benim çocukken troleybüslere koyduğum bir addı...
Daha küçük bir çocukken İzmit'ten İstanbul'a geldiğimiz senelerde tanımıştım onu...
Yaşım 6 falandı...
Annem ve babamla ilk troleybüse binişimi hatırlıyorum...
Yani tam 45 sene öncesini...
Demek ki bahsettiğim seneler 1965'lere denk geliyor...
12 Ağustos 1962'de daha ben 3 yaşındayken tramvaylar İstanbul trafiğinden çekilince, yerine bu elektrikle çalışan troleybüsler gelmiş...
Tramvay'ın son seferine çıkmasını o günlerde yaşayanlardan da şöyle dinlemiştim...
"Önde 128 numaralı olmak üzere, arka arkaya dizilmiş 6 tramvay, Karaköy tarafından geliyordu. Tarihi bir gün yaşadığımızı hissediyorduk. Tramvaylar, yolculuklarına, 1913 yılında, gene bu köprüde başlamışlardı. Alkışlar arasında, köprüyü geçerek, Sirkeci arabalı vapur iskelesine sıralandılar. Tramvaylar, bir süre daha, Kadıköy yakasında çalıştılar. 14 Kasım 1966 pazartesi günü, İstanbul'u ve İstanbulluları tamamen terkettiler."
Onlar zihinlerde ve gönüllere taht kurarak gitmiş, yerine benim "troleybüslerim"şehri süslemeye başlamıştı...
Kapılarının "tısss" diye açılıp sonra kapanırken "bımmm" diye ses çıkarmasına hayran kalıvermiştim...
Bir de iki adet boynuzuna...
O zamanlar troleybüs demeye dilim dönmediği için sanırım en kolay yolu seçmişim...
"Tısss bımmm" deyivermişim...
Ne zaman bir yere gidecek olsak, "tısss bımmmlara binelim de gidelim" diye ağladığımı hatırlıyorum...
Ne güzel sessizce giderdi gelinlik kız gibi süzülerek...
Her güzergâha da koymuşlardı...
O zaman İstanbul bu kadar geniş de değildi...
Topkapı'dan Taksim'e,
Topkapı'dan Eminönü'ne
Taksim'den Beyazıt'a
Taksim'den Beşiktaş, Ortaköy ve Bebek'e
Kurtuluş'tan Eminönü'ne
Eminönü'nden Şişli'ye
Vs. Vs.
Böyle şehir içinde belli güzergahları turlardı benim sessiz "tıss bımm"larım...
Zaman zaman elektrikler kesilince hepsi birer inci dizisi gibi ard arda dizilirler, zaman zaman da boynuzları elektrik tellerinden çıkınca şoförler arabayı durdurur, aşağıya iner, boynuzlarını tellere yerleştirmek için uğraş verirlerdi...
Ne güzel gençlik anılarım vardır o troleybüslerin içinde...
Belli güzergâhların sabah ve akşam saatlerinde belli müşterileri bile vardı...
Onlar troleybüslerinin gelmesini bekler, biner, aynı yere oturur ve akşam eve dönüşlerinde de yine aynı troleybüsleri kullanırlardı...
Yolcuları gibi şoförleri de aynıydı o troleybüslerin...
Ne yazık ki bir zamanlar İstanbul'la bütünleşen bu güzellik, 1984 yılının Temmuz ayında son seferine çıktı ve sonra da tamamen seferden kaldırıldı...
Sonra bir duyduk ki troleybüslerimiz İzmir'e göç etmişler...
Ne kadar çok üzülmüştüm onların bizleri bırakarak gitmesine...
Kocayüreğim burkuluvermişti...
"Tıss bımm"larım gitmişti, alınmıştı elimden ve şehrimden...
Keşke kalaydılar...
Hem şehrin gürültüsü biraz daha azalmış olurdu, hem de havakirliliğine de katkısı olurdu...
1980 sonrası doğanlar hatırlamazlar bu nostaljik troleybüsleri elbet...
Belki bu satırları okurken "hadi canım sende" de diyebilirler...
Belki de onlar sadece anlatılanları duymuşlardır...
Ancak 30'lu yaşlarını çoktan geçmiş kişiler eminim ki benim gibi hatırlayacaklardır...
Belki de onların da benim gibi anıları vardır o troleybüslerde...
Ben troleybüslerimi geri istiyorum bir daha dönmeyeceklerimi bildiğim halde...
Ne zaman bir troleybüs fotoğrafı görsem, orada geçmişimi arıyorum...
Belki o karelerin içine benim ve ailemin izdüşümü yansımıştır diye...
Çocukluğumun "tısss bımmm"ları
Artık geri dönmeyeceğinizi biliyorum
Ve sizleri "çok özlüyorum"...
Ertan Yurderi
Doyumsuz yazılarınız için sağolun.
YanıtlaSilErtan bey, o zamanlar bu kadar kalabalık değildik. Hepimiz sığabilirdik o otobüslere...Anneannemim kuçağında; şoförün, troleybüsün çıkan boynuzlarını tellere takmasını "hah, oldu oluyor"sesleriyle hep birlikte heyecanla izlerdim. Şimdi olsa valla cinayet çıkar. Kırmızı ışığa bile tahammül edemez olduk, bir de ağzımız açık; "ha taktı, ha takacak" diye seyrederken cüzdanları kaptırırız gibi geliyor.Özlemeyin diye elimden geleni yaptım, Farkındaysanız:))) Neyse ki o sokaklarda bağıra çağıra "yakan top-dalya gibi oyunlar oynadığımız, meyva ağaçlarından beslendiğimiz günlerimiz oldu bizlerin... ya çocuklarımız?..Saime Eren
YanıtlaSilFarkındayım :))
YanıtlaSilİstanbul'a ait her güzelliği teker teker elimizden aldılar...
Şimdi daha iyi mi oldu böyle... Sanmıyorum...
Keşke o zamanlar mücadelemizi verseydik... Ancak ortam müsait değildi... Halkı birleştirecek iletişim araçları azdı...
Biliyorsunuz birkaç sene önce vapurlarımızı elimizden almak, kaldırmak istediler. Vermedik, nasıl mücadele ettik ama değil mi?..
İstanbul'a dair tüm güzellikler yitip gittikçe bizler hep ÖZLÜYOR olacağız...
Evet sokakta oyun oynadığımız günler güzel günlerimizdi... Ne yazık ki artık çocuklar sokaklarda oyun oynayamıyor... Bizler şanslı gruptanmışız demek ki... Bu güzel günleri gördük ve yaşadık...
Yazıma katkınız için teşekkür ediyorum, her şey gönlünüzce olsun, sevgi ve selamlarımla...