30 Ekim 2018 Salı

Atların kaderi ...

 


Ne zaman ata sarılmış bir kişinin fotoğrafını görsem hüzünlenirim... 

2011 yılında ünlü yönetmen Bela Tarr'ın jübilesini yapıp sinema yönetmenliğini bıraktığı The Turin Horse / Torino Atı filmini izlerken çocukluğumda şahit olduğum bir atın öldürülmesi olayını hatırlayıp çok hüzünlenmiştim... O güne kadar at gördüğümde ya da faytonları çeken atları gördüğümde neden ben de gözyaşlarıma hakim olamadığımı daha iyi anlamıştım...

Friedrich Nietzsche de, 1889’da Torino’da yürürken bir fayton sürücüsü ile karşılaşır. Faytoncunun, tüm baskılarına rağmen hareket etmeyi reddeden atını öfkeyle kırbaçlaması sonucunda, Nietzsche bir anda faytona atlar ve hüzünle atın boynuna sarılarak ağlamaya başlar. 

Bu olayın sonrasında evine kapanır ve önce günlerce sürecek olan bir katotoniye maruz kalır, ardından ölümüne dek devam eden suskunluğu başlar. 

Nietszche’nin bu yoğun duygusal durumuna sebep olan nedir? Daha da önemlisi, ata ne olmuştur?

Nietzche kırbaçlanan ata sarılıp ağladığında 19. yüzyıl bitmemişti daha.

Biz bugün, bir avuç insan faytonları tartışmaya ancak başlayabildik ne yazık ki ...