28 Mart 2010 Pazar

Böyle sevgiyi özledim ...

Yazacağım şeyler tıpkı bir çocuk öyküsü gibi, ancak gerçek...

Çin'de bir hayvanat bahçesinde annesi tarafından terkedilerek tam ölmeye yatmış halde bulunan minik 3 aylık şempanze yavrusu bakıma alınmış. Yedirip içirmişler... Sarıp sarmalamışlar... Kendine getirmeye çalışmışlar...


Minik şempanze fizyolojik olarak toparlanabilmeyi başarmış ancak ne yapılırsa yapılsın annesinden uzak ve sevgisiz kaldığından mıdır ne bir türlü ruhen canlandırılamamış...

Ve günün birinde bakıldığı kafesin üzerine mucizevi şekilde bir güvercin gelmiş veeee....


Yavru maymunun şimdi tek dostu hatta ve hatta annesi bu beyaz güvercin oluvermiş...
Onun ruhen kurtuluşu da bu olmuş...

Aslında fazla söze de gerek yok... Yukarıdaki 2 kare fotoğraf her şeyi anlatıyor zaten...

Bu olay Türkiye'den, İstanbul'dan yüzlerce kilometre ötelerde olurken, geçenlerde evden temiz hava almak için çıkıp Aksaray semtine doğru yürümeye başladım...

Tam Aksaray otobüs durağının oraya geldiğimde bir ağacın altında sevimli mi sevimli öyle güzel iki güzel varlığa rastladım ki anlatamam... Tıpkı yukarıdaki haberdeki minik şempanzenin hayat hikayesine benziyordu bu dostluk da...

Yan fotoğraftaki kedi ile fal bakan sokak tavşanının dostluğuydu bu...

Tavşanın sahibinden öğrendiğime göre, bu fal bakan sokak tavşanı yeni doğan ve annesi tarafından terk edilmiş kedi yavrusunu evlat edinmiş, onu kendi evladı gibi bakıp büyütmüştü...

Şimdi yavruluktan çıkmış yetişkin olan kedi yavrusu, annesi olarak kabul ettiği falcı sokak tavşanının yanından hiç ayrılmıyordu. Ona öyle güzel sarılıyor, onunla öyle güzel koklaşıp oynaşıyordu, hayran kalırsınız...

Önce durup onları doyasıya seyrettim, sonra da yanımdaki fotoğraf makinesinin denklanşörüne ardı ardına basıverdim...

Bu dostluğu, bu birlikteliği ve en güzeli de bu yüce SEVGİ'yi bu karelerle ölümsüzleştirdim...

Ardından tavşanın sahibi yanıma gelip: "Abi, bu tavşancağıza bir havuç parası verir misin" deyince de seve seve cebimdeki bütün bozuk paraları adamın avucunun içine sayıverdim...

O adam verdiğim paralarla tavşana havuç, kediciğe mama aldı mı bilmiyorum...

Yaşamda SEVGİ'ye dayanan böyle dostluklar, birliktelikler ve elelelikler bu devirde kolay kolay kurulmuyor maalesef sizler de biliyorsunuz...

Ben şu dört fotoğraf karesinin içinde çok şey bulup kayboldum diyebilirim...

"Sevginin sözde değil, gönülde olduğunu" gördüm, yaşadım ve de öğrendim bu sevimli şirin varlıklarla...

Bir yüce bilge diyor ki; "Siz şimdi aranızda öyle seviniz ki birbirinizi, Yaradan size sevgi ile baksın. Siz SEVGİ'yi öyle pişiriniz ki aranızda, burcu burcu koksun da, kokusunu duyanlar koşsun aranıza...”

Ben gerçekten de böyle sevgiyi çok özledim…

Ertan Yurderi

3 yorum:

  1. Hayırlı pazarlar!
    Yaşa başa bakmıyor insan hayattan her geçen gün bir şeyler öğreniyr.Ben de sevginin yalnızca gönülde değil dilede getirilmesni öğrendim.Rahmetli babamı anlatamıyacak kadar çok sevdim.Bunu belli ettim ama dile getirmedim.Bu bana ders oldu şimdi ailemdeki tüm fertlere onları sevdiğimi söylüyorum.Ölüm kalım dünyası bu dünya yarın geç olabilir.Paylaşımınız için teşekkür ederim.Çok etkilendim bu yazınızdan bende kendim çin çok güzel şeyler çıkardım.Sevgi hepimizin özlem duyduğu bir şey.
    Bizim kedilerimiz gibi kimse adı gibi Şanslı doğmuyor malesef.
    Allah hiçbirimizi sevgisiz bırakmasın.
    Selamlar:)

    YanıtlaSil
  2. inanılmaz güzel bir yazı olmuş Ertan bey...Öyle güzel ifade etmişsiniz ki..Hele o resimlerr..Bayıldım....Sevgiyle kalın...

    YanıtlaSil

Nasıl yazımı beğendiniz mi? Yorum bırakarak benim gelişimime katkıda bulunabilirsiniz... Şimdiden katkınız için teşekkürler... Sevgiler ve saygılar... Ertan Yurderi (kocayurek)