10 Mayıs 2020 Pazar

Tuhaf bir “Anneler Günü” kutlaması; “Tek gün değil, her gün!..”


Yıllar yılları kovalayıp yaş kemale doğru ilerledikçe şu "gün kutlamaları karşıtlığım” daha fazla artıyor... Sebebini de tek tek anlatayım isterseniz...

Birincisi;  "g
ün" kutlamalarının hemen hepsi ithal edilmiştir. İkincisi;  hepsi ticari rant aracı olarak kullanılmaktadır... Üçüncüsü de "anne", "baba", "sevgili", "kadın" gibi kavramlar bir güne sığdırılamayacak kadar "kutsal" kavramlardır...

Bu "kutsal" kavramlar "ticari ara
ç" olarak kullanılması sizce ne kadar doğrudur?

T
üm "gün"lerin ithal olduğunu söylemiştim ya... Şimdi hepsini tek tek ve kısa kısa inceleyelim isterseniz...

“14 Şubat Sevgililer G
ünü"nün aslı "Saint Valentine Day"dir... M.S. 469 yılında Papa Gelasius, papaz Valentin'i 'Aziz' (Saint) , 14 Şubat'ı da "Saint Valentine Günü" ilan etmiştir. Roma Katolik Kilisesi'nin inanışına dayanan bu gün, Valentine ismindeki bir din adamının adına ilan edilen bir bayram günü olarak ortaya çıkmış, daha sonra Batı medeniyetlerinin dayatmasıyla "Sevgililer Günü"ne dönüşmüştür... Türkiye'ye gelişi 1980'li yılların ilk yarısında... 1981 yılından bu yana Türkiye'de her yıl kutlanmaya başlanmıştır.

8 Mart "Dünya Kadınlar Günü"nün hikayesi ise biraz uzun ve üzücü...

8 Mart 1857 tarihinde ABD'nin New York kentinde 40.000 dokuma iş
çisi daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başlamış,  polisler işçilere saldırmış ve işçiler fabrikaya kilitlenm, arkasından da çıkan yangında işçiler fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda 120 kadın işçi can vermişti. 26 - 27 Ağustos 1910 tarihinde Danimarka'nın Kopenhag kentinde 2. Enternasyonale bağlı kadınlar toplantısında (Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı) Almanya Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin, 8 Mart 1857 tarihindeki tekstil fabrikası yangınında ölen kadın işçiler anısına 8 Mart'ın "Internationaler Frauentag" (International Women's Day - Dünya Kadınlar Günü) olarak anılması önerisini getirmiş ve öneri oybirliğiyle kabul edilmiş.

Daha sonraki yıllarda belli bir tarih saptanmamış, fakat her zaman ilkbaharda bu olay anılmaya başlanmış... Tarihin 8 Mart olarak saptanışı 1917 Bolşevik Devrimi'nin önderi ve Sovyetler Birliği'nin kurucusu Lenin'in önerisiyle 1921'de Moskova'da gerçekleştirilmiş. Adı da "Dünya Emekçi Kadınlar Günü" olarak belirlenmiş. Birinci ve İkinci Dünya Savaşı yılları arasında sosyalizmin yayılmasından çekinen bazı ülkelerde anılması yasaklanan Dünya Kadınlar Günü, 1960'lı yılların sonunda Amerika Birleşik Devletleri'nde gerçekleşen çeşitli gösterilerde anılmaya başlanmasıyla Batı Bloku ülkelerinde daha güçlü bir şekilde gündeme gelmiş. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 16 Aralık 1977 tarihinde 8 Mart'ın "Dünya Kadınlar Günü" olarak anılmasını kabul etmiş.

T
ürkiye'de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ilk kez 1921 yılında "Emekçi Kadınlar Günü" olarak kutlanmaya başlandı. 1975 yılında ve onu izleyen yıllarda daha yaygın, ve yığınsal olarak kutlandı, kapalı mekanlardan sokaklara taşındı.

Önce "Anneler Günü"nü anlatıp, en son olarak da "Babalar Günü"ne gidelim...

Aslında anneler i
çin yapılan kutlamalar, doğurganlık özelliği nedeniyle asırlar öncesi Sümerler'e kadar uzanıyor.

Annelik, ilk çağlar
ın ardından günümüze Kybele, Rhea gibi birçok yerel, dönemsel kişilerle birlikte doğurganlık niteliği ve doğanın uyanışını sembolize ederek bahar mevsimiyle özdeşleşti.
İngilizler, 1600’lü yıllarda “Annelerin Pazarı” adı kutlamalar yapıyorlardı kendi aralarında... Hristiyanlığın Avrupa’da yayılmasından sonra bu kutlama, “Anneler Kilisesi”ni onurlandırmak amacıyla değişti. Zamanla kilise festivali, “Annelerin Pazarı” kutlamalarıyla birleşti.

Anneler Günü” ile ilgili ilk resmi kutlama önerisi, Amerika’da 1872 yılında Julia Ward Howe tarafından barışa adanan bir gün olarak tasarlanarak Boston’da yürüyüşle kutlandı.
Philadelphialı Anna Jarvis, annesinin ölüm tarihi mayıs ayının ikinci pazarının “Anneler Günü” kutlanması için 1907’de kampanya başlattı.
Bir sene sonra bu gün Philadelphia’da ulusal olarak kutlanmaya başlandı. Anneler Günü, 1911’de hemen her ülkede kutlanmaya başlandı. ABD Başkanı Wilson, 1914 yılında resmi bir açıklamayla mayıs ayının ikinci pazarını “Anneler Günü” duyurdu.

Peki ilk "Anneler Günü" Türkiye'de ne zaman kutlandı diyecek olursanız... Onu da anlatalım...

18
93 harbi kahramanlarından Nene Hatun, Osmanlı-Rus savaşında bebeğini beşikte bırakıp cepheye koşmuştu. İlk çocuğu Nazım’ı ve sonradan doğan 2 oğlunu 1. Dünya Savaşı’nda şehit veren Nene Hatun, yakalandığı soğuk algınlığı ve zatürre nedeniyle kaldırıldığı hastanede 22 Mayıs 1955’te vefat etti.

Türk Kadınlar Birliğinin girişimleri ile 5 Mayıs 1955 tarihinde mayıs ayının ikinci Pazar günü dünyada olduğu gibi Türkiye’de de ‘’Anneler Günü’’ olarak kutlanması kararı verildi. O yıl yılın annesi olarak 93 harbi kahramanı, 98 yaşındaki Erzurumlu Nene Hatun seçildi.

Ve nihayet en son "Babalar Günü"ne sıra geldi...

Bir Amerikan İ
ç Savaşı gazisinin kızı olan Sonora Smart Dodd, "Anneler Günü" gibi babaların da bir günü olması gerektiğini düşünmekteydi. Dodd'un babası annelerinin yokluğunda altı çocuğunu tek başına büyütmüştü. Babasının doğum günü olan 5 Haziran'ın Babalar Günü ilan edilmesi için çalışmalara başlamış ama bu çalışmalar o tarihe yetişemeyerek kutlamalar haziran ayının üçüncü pazar gününe ertelenmişti.

Babalar Günü ilk kez 19 Haziran 1910'da Washington'un Spokane şehrinde kutlanmıştı. 1924 yılında Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Calvin Coolidge kutlamaları desteklemiş; ama resmi olarak Babalar Günü ilan etmemişti. 1966 yılında ise o dönemin başkanı Lyndon Johnson, her yıl haziran ayının üçüncü pazarının "Babalar Günü" olarak kutlanacağını açıklayan bir bildiri yayımlamıştı. 1972 yılındaysa başkan Richard Nixon'ın imzasıyla "Babalar Günü" yasal olarak ABD'de resmi tatil ilan edilmişti.

T
ürkiye'ye de bunun gelmesi uzun sürmedi... 70'li yıllardan ikinci yarısından bu yana Türkiye'de de kutlanır hale geldi...

Yukarıda da kısa da olsa kutlanma nedenlerini
öğrendiğiniz bu kavramlar ticari kazanç günlerine dönüşmüş yıllar içinde...

İyi, hoş da; Anne, baba, sevgili ya da kadınlar sadece bir g
ün mü hatırlanmalı, onlara sadece bir gün mü "çiçek" veya "hediye"ler verilmelidir?.. Bu biraz yapay bir sevgi ve menfaate dayalı bir ilişki olmuyor mu?
Yani sevdiklerini "1 gün hatırla, 364 gün unut!.."

İ
şte ben, buna karşıyım.

İnsan sevdiği bir kişiye sevgisini göstermek için tek bir güne mi ihtiyaç duymalı? Ben;  "Anne", "Baba", "Sevgili", "Kadınlar" günlerinin yılın bir tek günü olarak değil, hemen her gün ve hatta her an hatırlanması gerektiğine inananlardanım...

Ancak bu hatırlamalar ve hatırlatmalar s
ömürü düzenine hizmet etmemeli, insanları tüketmemeli, biraz duygusal olmalı, cepleri yakmamalı, kredi kartı mağdurları yaratmamalıdır....

Bu vesile ile doğurmuş, doğurmamış; doğurduğunu bağrına basmış, doğurduğunu bağrına bile basamamış, doğurmadığını bile bağrına basmış .. kendi anne olan, vicdanı anne olan, ruhu anne olan bütün kocaman yürekli kadınlara ..  ve bir evlada anne gibi şefkatle sarılabilen adamlara selam olsun .. gidenler nur olsun .. kalanlar sağ olsun... "ANNELER GÜNÜ"nüz kutlu olsun!..


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Nasıl yazımı beğendiniz mi? Yorum bırakarak benim gelişimime katkıda bulunabilirsiniz... Şimdiden katkınız için teşekkürler... Sevgiler ve saygılar... Ertan Yurderi (kocayurek)