25 Şubat 2010 Perşembe

"Fish"leme and "Deşifre"leme


Efendim, sometimes hem bulunduğum ortamdan biraz kaçmak, hem ülke gündeminden biraz uzaklaşmak ve hem de bu vesile ile temiz bir Bosphorus havası almak için Bosphorus'un sonlarına doğru Vosvosumla travel'a çıkarım...

O travel'ım sırasında önünden geçtiğim "Fish" restoranlarından havaya yayılan misler gibi barbecue grill kokuları içimi sarmalar, "hadi artık gelmeyecek misin, beni yiyip bitirmeyecek misin?" diyen fish'ler de gözümün önünden birer birer süzülerek go, went, gone misali gelip geçip giderler...

Bu düşünceler ağzımın suyunu akıtır, bir an önce Rumelikavağı'na varayım da, Fish'leme yapmaya başlayayım diye gaz pedalıma hafifçe dokunurum...

And then Rumelikavağı'ndayımdır artık. Kavağın en beautiful manzaralı restoranında başlarım o az önce yolda hayalini kurduğum "Fish"leri stomach'ımla bütünleştirmeye...

Haa bu arada "Fish"imin yanında da one couple Turkish rakım, cold ice gibi bir bardak suyum ve bir baş onion'um da mutlaka olmalı ama...

O "Fish"lerin midemle bütünleşmesi sırasında o kadar çok zevk alırım ki, I don't tell... İnsanın masasında "Fish", önünde "Turkish Raki" ve bir baş da "Onion" olursa, manzaranda da koskoca lebiderya bir "Sea" olursa böyle bir "Fish"lemeden kim zevk almaz ki?

İşte gerçek "Fish"leme böyle olur benim bildiğim...

Denizi olmayan bir şehirde yaşayan ve böyle bir "Fish"lemenin tadına vakıf olmayan A-Ka-Pe'li Kahramanmaraş Milletvekili Avni Doğan'ın maksadını aşarak, Ergenekon'a mensup kişilerin 40 sene boyunca halkın belirli kesimlerini fişlediğini öne sürmesi ise hiç olmaz... "Şimdi biz onları fişliyoruz, sıra bizde artık" demesi, sonra aldığı tepkilerle 360 derece çark ederek "40 yıldır fişleme yapanları deşifre ediyoruz" demesi de hiç ama hiç olmaz... Yanlış, çok yanlış, ayıpladım valla...

"Deşifre" deyince birden aklıma geldi... Geçen günkü kavak ziyaretim sırasında tanıdığım en hakiki, en içten Anadolulu Hasan Amca; "Oğulcağız ben taaa Anadolu'nun bağrından geldim buraya... Fish'leme yapıp, keyif çatıyorum gördüğün gibi... Yaz beni, hadi deşifre et beni" deyince de onun bu ısrarını kıramayıp bu yazıma ekleyeyim, sizlerle tanıştırayım dedim...

Gördüğünüz gibi bu vatanın canım evlatları, böyle "Fish"lenip böyle "deşifre" olmayı her zaman hak ediyorlar... Çünkü bu millet, evde huzuru, vatanda huzuru çok ama çok istiyorlar...

Hadi bu yazıdan sonra hepinize good "Fish"lenmeler bol sıhhat ve afiyetler...

Cheers, prost, cin cin, na zdrovje, salud, a la sante...

Ertan Yurderi

(Not: İngi-Laz'ca'dan anlayanlar, anlamayanlara bazı kelimeleri tercüme etsinler, beni boşuna uğraştırmasınlar... Ya da anlamayanlar gitsinler Britanya'dan ya da USA'dan gelen abilerine sorsunlar, öğrensinler, öyle gelsinler... Saz, davul, zurna ve kaz ayağına yatmasınlar...)

1 yorum:

  1. Sevgili KOCAYÜREK,
    İroni çok güzel olmuş, emmme, ingilizcem ve lazcam olmadığı için bazı yerlerini anlamadan geçtim.
    İroni ustadı Kemal Öncü bey duymasın, sonra rakip çıktı diye üzülebilir. Sevgilerimle
    Gündüz AKGÜL

    YanıtlaSil

Nasıl yazımı beğendiniz mi? Yorum bırakarak benim gelişimime katkıda bulunabilirsiniz... Şimdiden katkınız için teşekkürler... Sevgiler ve saygılar... Ertan Yurderi (kocayurek)