20 Nisan 2011 Çarşamba

"Performans" altında ezilen doktorların isyanı ...




Yukarıdaki fotoğrafı hatırladınız mı bilmem. Bu fotoğraf, 2007 yılında Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın Burdur Kadın ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi'ndeki incelemeleri sırasında “Hoşgeldiniz'' diyerek karşılayan bir pratisyen hekime ait... O gün o pratisyen hekim, "Doktor, hasta, eczacı ele ele verdik performans adına devleti soyuyoruz" yazılı döviz açmıştı. Bu tavıra öfkelenen Bakan Akdağ da, yanındaki yetkililere, “Buna ve arkadaşlarına soruşturma açın'' talimatı vermişti...

Aslında o gün o hekim bir sıkıntısını anlatmak isterken hakkında soruşturma açılan hekim konumuna düşmüştü...

Gerçekten de o günlerde doktorlarımız ve sağlık emekçilerimiz çıkartılan "Performans Yasası" sebebiyle öyle yoğun çalışmaya başlamışlardı ki...

Duyumlarımıza göre, hastanelere gelen hastaları daha yolda karşılar, onlara özel önem ve ihtimam gösterir hale gelmişlerdi... Hatta ve hatta kollarından tutup alınmadık "katarak", çıkarılmadık "safra kesesi" bile bırakmamışlardı...

Eh ne de olsa performans kaygısı var işin ucunda...
Gereksiz yere tanılar koymalar, inanılmaz cerrahi tedaviler, tetkikler, biopsiler vs.. vs.. vs..

Aslında bu arada gözden kaçırılanlar da vardı... Bu performans kaygısı yüzünden bütün sağlık fonlarının içi ve sağlığa ayrılan bütçenin tamamından fazlasını gereksiz istemler ve tüketimler yüzünden boşaltılıyordu...

O günlerde hasta olarak bizler de "Doktorlar ne güzel bize bakıyorlar, bize ne güzel tahliller veriyorlar, bizi önemsiyorlar" diye, boşuna sevinip durmuştuk... Yine en büyük kazık bize gireceğinden haberimiz yoktu... Gün geldi çattı, bunun faturası yine hasta'ya ve hasta yakınlarına çıktı...

Ne mesai saati ne de performans konusunda denge, düzen, adalet ve hakkaniyet kalmamış, durum böyle olunca da, doktorlarımızda motivasyon da kalmamıştı...

Ha bu arada yaşlı ve genç hekimleri de birbirlerine düşürmüşlerdi. Oysaki ikisi de aynı gün 24 saat nöbet tuttukları halde, aldıkları maaşlar bile farklı oluyordu...

Tabii söz konusu performans olunca, hekimliğin kalitesine de değinmek gerekiyordu...

Söz konusu olan performans bazında yapılan hekimliğin değerlendirme ölçütü, hasta sayısı olmadığını, hastadan istenen tahliller de olmadığını, hastane performansı, hasta memnuniyeti hiç olmadığını da vurgulamak gerekiyordu...

Bu arada hastalar, "Ne güzel doktorlar benimle ilgileniyorlar, beni çok sevdiler, hatta öpülmedik bir yanağım kalmıştı, onu da nerdeyse öpecekler diye sevindirik" olurlarken aklı başında hastalar da ellerindeki tahlilleri gösterip "Doktor bey, ben karnım ağrıyor diye gelmiştim. Siz benden birçok tahlil istediniz ama hala muayenemi yapmadınız?" diye mızmızlanıyorlardı...

Tabii ki o zamanlarda muayeneler kısa sürerdi. Çünkü o sırada doktorumuz performans peşindeydi, yani cebini dolduracak para peşindeydi...

O günlerde çark böyle dönüyordu. Sistem, doktoru buna zorluyordu...

Performans takıntısı devam ettiği sürece hasta mutlu mutlu hastaneden ayrılıyor, doktor kesesini mutlu mutlu doldurmanın zevkini çıkarıyor, devletin sağlığa ayırdığı bütçe kasaları ise tamtakır boşalıyordu...

İşte reform paketinde sunulan performans yasası, hipokrat yemini etmiş hekimlerimizin iş ahlakını böyle bozuyor, bozmaya da devam ediyordu...

Ama arada kendi bakanına kafa tutan, pankart açan doktorlar da çıkmıyor değildi...

Tam bunlar yaşanırken, bu sefer tam gün yasası da çıktı... Doktorların üzerine daha fazla yük bindi... Doktor başına düşen hasta sayısında artışlar oldu... Doktorlar performansa dayalı ücretlendirilmeyle daha çok hastaya daha kalitesiz hizmet verip bakmaya zorlandılar.

Sonuçta bugünlere gelindi...

Bugün Sağlık Bakanlığı’na bağlı 1000 dolayındaki hastanede uzun süredir uygulanan “performans sistemi” nedeniyle üniversite hastanelerine göre daha niteliksiz sağlık hizmeti verildiği, Bakanlık hastanelerindeki doktorların meslek ahlakına uygun olmayan hizmet faaliyeti yürüttükleri, Bakanlığa bağlı devlet ve eğitim hastanelerindeki doktorların daha çok para kazanmak için gözü dönmüş bir biçimde daha fazla ameliyat, tetkik, muayene yaptıkları, gereksiz yere ilaç yazdıkları, üniversite hastanelerinde de performans sistemine geçildiği takdirde verilen nitelikli sağlık hizmetlerinin Bakanlık hastanelerindeki gibi bozulacağı, öğretim üyelerini eğitim ve araştırmadan uzaklaştıracağı ve akademik niteliğin yitirileceği ortaya çıktı...

Doktorlarımız sonunda greve gittiler... Ve performansa dayalı sağlık sisteminin iyileştirilmesini bu yüzden istiyorlar...

Umarım doktorların bu haklı sesine kısa sürede kulak verilir ve sağlık konusunda daha köklü reformlar yapılır..

Ertan Yurderi

1 yorum:

  1. HEKİMLİK YALANI
    Hekimlik mesleği üyeleri arasına katıldığım şu anda, hayatımı insanlık yoluna adayacağımı açıkça bildiriyor ve söz veriyorum.
    Hocalarıma saygı ve gönül borcumu her zaman koruyacağıma, sanatımı vicdanımın buyrukları doğrultusunda dikkat ve özenle yerine getireceğime, hasta ve toplumun sağlığını baş görev sayacağıma, benden hizmet bekleyen kimselerin sırlarına saygılı olacağıma ve onları saklayacağıma, hekimlik mesleğinin onurunu ve temiz töresini sürdüreceğime, meslektaşlarımı kardeş bileceğime, din, milliyet, ırk, siyasi eğilim ya da toplumsal sınıf ayrımlarının görevimle hastam arasına girmesine izin vermeyeceğime, insan hayatına kesinlikle saygı göstereceğime, baskı altında kalsam bile tıp bilgilerimi insanlık değer ve yasalarına karşı kullanmayacağıma, açıkça, özgürce ve namusum üzerine and içerim.

    YanıtlaSil

Nasıl yazımı beğendiniz mi? Yorum bırakarak benim gelişimime katkıda bulunabilirsiniz... Şimdiden katkınız için teşekkürler... Sevgiler ve saygılar... Ertan Yurderi (kocayurek)