5 Temmuz 2008 Cumartesi

Özgürlük üstüne...


Özgür insanın yalnız insan olduğu gibi bir inanç var.

İnsanın yalnız olduğu zaman, daha doğrusu bağlarından koptuğu zaman; toplumsal baskıların üstesinden gelebildiğinde özgür olduğu düşünülür.

Bu böyle değil tabii. Sebebi de gayet basit; çünkü özü gereği, insan dediğimiz varlık, yalnız bir varlık değil. Yalnızlık, insana yakışan bir şey değil. Bir başına olmakla yalnızlığı ayırmak lazım.

İnsan, bir başına, bağımsız bir varlık olarak, diğer insanlarla paylaşabildiği oranda özgür olabiliyor.

Paylaşamayan insan özgür olamaz...

Kendimizi soyutlayıp bir odaya kapattığınızda veya insanlardan kaçtığınızda, dağ başında yaşamaya başladığınızda, "Ben özgürüm" diyemezsiniz. Bu, kendinizi başka türlü bir mahkûmiyet içerisine sokmaktan başka bir şey değildir.

 

Özgürlük, birlikte gerçekleştirilebilecek bir erdemdir, özelliktir. Onun için, kaçışlar ve kopuşlarla sağlanabilecek bir şey değil.

Bir takım insanlarda böyle bir düşünce oluşuyor, toplumdan koparak özgür olunabileceği düşünülüyor. Bu, özgürlük değildir, kendimizi başka türlü mahkûm etmektir diye düşünüyorum...


"Anarşizm özgürlük mü?"

Bu sorunun cevabı, anarşizmden ne anladığımıza bağlı olan bir şey. Ben, anarşizmi çok önemseyen bir insanım. Hatta kendi kendime de, "Ben anarşistim"  diye dolaşıp duruyorum. O ayrı bir konu. Ama özgürlüğün hasının böyle bir şey olduğunu düşünüyorum. Çünkü anarşizm, müthiş bir bilinç meselesidir. Doğmalara, kalıplara karşı çıkan bir yaşam biçimi önerisidir.

Anarşist, farklı düşünme biçimlerini, yaşama biçimlerini, algılama biçimlerini, kültürleri görebilen, onların farklılığını algılayabilen; o farklılıklar içerisinde onlara saygı duyup, kendi farklılığını onlarla birlikte yaşamak isteyen birisidir. O anlamda, ideal özgürlüğe gitme yolunda önemli bir insandır diye düşünüyorum.


Özgürlük eğitimi olabilir mi, eğitimle öğrenilebilinir mi?

Özgürlük terbiyesi dediğimiz bir terbiye olabilir. Bu, maalesef bize öğretilmiyor, sadece nutuklarla geçiştiriliyor.

Çocuklar küçük yaştan beri aile baskısı içerisinde oldukları için, aile baskısından kurtulmayı bir özgürlük zannediyorlar. Kız çocuğunuza, "Hadi kızım, istediğin yere git" diye kapıyı açtığınız zaman, aileden kurtulduğu zaman özgür olabileceğini sanıyor. Bu çok büyük bir yanılgıdır.

Çünkü özgür olabilmek, bir hazırlık, bir donanım, bir eğitim, bir deneyim ve birikim sonucu elde edilebilecek bir şeydir. Özgür olmak, bir çabanın sonucu oluşan bir şeydir. Özgür olmak, karnımızın acıkması gibi, gayet doğal bir şey değildir; özgür olabilmek, hak edilebilecek bir şeydir, kazanılabilecek bir şeydir ve uzun bir öğrenim ve eğitim yolu olduğunu düşünüyorum.

Bizim kültürümüzün, hatta Batı kültürünün de, bugün dünya gezegeni içerisindeki yaşanan hayatın, bu anlamda özgürlüğe çok imkân vermediğini düşünüyorum. Yaşadığımız dünya düzeni, özgürlüğe izin vermiyor. Sürekli olarak şöyle bir propaganda yapılıyor: "Sen özgürsün..." Amerikalılar bir zamanlar çok söylerlerdi, hâlâ da söylüyorlar: "Burası Amerika, özgürlükler ülkesi..."
 

Halbuki insan, özgürlük konusunda büyük ölçüde yanılgılar taşıyabilir. Bu özgürlük eğitimi, bir özgürlük bilinci eğitimidir. Çünkü özgür olmak, cesur olmayı gerektiren bir şeydir. Yiğit insanların, korkusuz insanların, risk alabilecek insanların özgür olabileceklerini görüyoruz. Sürekli olarak bir sürü içinde, sürünün or ta yerinde yer alarak, "Ben de sürüye uyuyorum, o halde özgürüm" diyerek, özgür olunabilinir mi?

Dolayısıyla bizim kültürümüz, boyun eğmenin, tek otoriteye boyun eğmenin kültürü olarak anlaşılmıştır. Ama yine bizim kültürümüzün köklerinde, bunu kırabilecek olanaklar da vardır. Tasavvufun, insanlara inanılmaz bir özgürlük kapısı açtığını söyleyebilirim.

Burada takınılmasını önerdiğin tavır şudur: Özgür olup olmadığımı mutlak anlamda saptayacak bir olanağa sahip değilim; öyleyse olanakların elverdiği ölçüde kendimin özgür olduğuna inanmalıyım. Eğer özgür değilsem bu inancımın yeterince dikkatli olduğum ölçüde bana bir zararı yoktur. Yok eğer özgürsem, o zaman beni gerçekten özgürleştirir.

Elbette tartışmalı bir sav ileri sürdüm. Gelin bunu "özgürce" tartışmayı sürdürelim.

Kaynak: "Gönülden Bilime" - Ahmet İnam - Özgürlük Üstüne...
Alıntı: Cumhuriyet Bilim Teknoloji - CBT 1111/11 - 4 Temmuz 2008

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Nasıl yazımı beğendiniz mi? Yorum bırakarak benim gelişimime katkıda bulunabilirsiniz... Şimdiden katkınız için teşekkürler... Sevgiler ve saygılar... Ertan Yurderi (kocayurek)