14 Ocak 2010 Perşembe

"Face verdik, book'unu çıkardın" ...



Facebook'la ilgili gün geçmiyor ki ilginç haberler gelmesin...

Sosyalleşme adına toplum olarak kısa zamanda facebook'un da "book"unu çıkarmayı ne yazık ki başardık... Böyle bir cümleye benzer ne kadar çok şey duydunuz değil mi etrafınızdan? Böyle bir cümlenin bile suyunu çıkardık...

Ama elimizde değil işte... Yine duyduklarımızı yazmak, çizmek ve de paylaşmak istiyoruz...

Şaka veya ciddi, başkaları adına facebook üyelikleri açmak mı isterseniz, hadi açtılar diyelim oralara verilen sahte bilgiler mi istersiniz... Her şey bizde... Adına sahte üyelik açılan kişiye kızgınsa o kişi, bilgileri uydurup uydurup yazmalar... Arkadaşı erkekse gay yakıştırmaları, kızsa lezbiyen yakıştırmaları, sağcıysa solcu yakıştırmaları, solcuysa sağcı yakıştırmaları... Ve daha yüzlerce vesairesi... Al sana dört başı mamur intikam konusu...

Ya kamuoyuna malolmuş ünlü kişiler hakkında açılan üyeliklere ve bu zokayı yiyenlere ne demeli... Çıldırmak işten değil, resmen hem alay, hem de kandırılma konusu...

Ya uyanık, zeki ve taktik üzerine taktik geliştiren facebook kızlarımızın haline ne demeli?.. Bu tür kızlar da erkek arkadaşlarını kontrol etmek için çakma facebook üyelikleri açıp onlarla arkadaş olup, erkek arkadaşının kendisini aldatıp aldatmadığını, yalan söyleyip söylemediğini bu şekilde kontrol ediyorlar ya... Ya da birkaç kız Voltran'lar gibi dayanışma adına biraraya gelip, ya içlerinden birisinin erkek arkadaşını veya bir başka kız arkadaşlarının erkek arkadaşını tongaya getirmenin binbir yollarını arıyorlar ya... İşin içine kız ve kadın konusu girdikçe uzattıkça uzatabilirsiniz bu konuyu...

Ya da saftirik kızlarımıza ne demeli? Hayalindeki beyaz atlı prensesini bulduğunu sananlara yani?.. Ya da hayalindeki kadını ve kızı bulduğunu zanneden uyanık erkeklere...

Bu sosyalleşme ağının bir çok getirisinin yanında götürüsü de var elbet... Zaman oyalamacası da cabası... Tüm gün sadece facebook sayfasının karşısında, kim bakmış, kim silmiş, kim kaydetmiş, kim güzelmiş, kim falanmış, kim filanmış, kim feşmekanmış diye tüm gün tepinip duranlara acımamak elde değil...

Neyse bu konuda yazılacak çok şey var ama... Yazımın başında da dediğim gibi bizler sosyalleşme adına bu tür sosyal sitelerin gerçekten çoktaaannnn "book"unu çıkarmışız bir kere...

Ancak bundan kazançlı çıkanlar da var... İşi ticarete dökenler de... Bakın yukarıdaki fotoğrafa... Fikir kimden çıkmış bilinmez ama, tam bir yaratıcı zeka örneği... Bunu aklına getiren kişi hem özeleştiri getirmiş bir sosyal yaraya, hem de bu arada parayı götürmüş...

"Face verdik, book'unu çıkardın" tişörleri çok satar mı satmaz mı bilinmez ama, bir atasözümüze ne kadar da çok gönderme yapılıyor değil mi? Bu yaratıcı kıvrak zeka çok hoşuma gitti doğrusu...

Oysa "Yüz verdik, astarını da istiyor" atasözümüzü bizler daha çok görgüsüz, terbiyesiz kimselere yüz verildiği zaman daha çok azarlar ve bu tür insanlarla kendileri arasındaki ilişkilerin sınırını bilemeyen kişilere karşı mesafeli davranmak gerekir diye kullanırız... Bu tür insanlar elindekilerle yetinmeyen, en küçük fırsatta dahi fazlasını elde etmek için uğraşan insanlardır bizim toplumumuzda... Yani bu tür tipler "yüz verdikçe daha fazla yüz" isteyenler kapsamına girer...

Nerden nereye getirdik sözümüzü, görüyorsunuz işte...

Elalemin adamı "face verdik, book'unu çıkardın" tişörtlerinden parsayı götürürken, bize de geriye dökülen sözcükleri böyle toparlayıp sizlere sunmak kalıyor...

Neyse belli mi olur... Bakarsınız günün birinde bizler de bir "book" çıkarır, onun da "book"unu çıkarır, ondan sonra da parsayı toplarız iyi mi...

Hadi inşallah ve maşallah diyerek sizlerden müsaade istiyorum şimdi...

Çünkü "Türk'ün aklına ya kaçarken, ya da mıçarken" orjinal fikirler geldiği için bu tür fikirlerin en iyi çıkarıldığı yere, yani WC'ye yeni yeni "book"lar çıkarmaya gidiyorum... Hoşçakalın...

Ertan Yurderi

Not: Aşağıdaki ikonlardan beni dilediğinizce feysbok'layıp, gönlünüzce tivitleyebilirsiniz...

1 yorum:

  1. Ertan bey yaziniz harika, neyazikki internetin sundugu güzel imkanlarin icine etmekte cok basariliyiz. Uzun zamandan beri sosyal iletisim siteleriyle ugrasiyorum, 4 yildan beride kendi tasarimim olan, Avrupa'daki türk toplumu arasinda hatiri sayilir bir büyüklüge ulasmis bir sitenin kullanisli kalabilmesi icin ugrasiyorum.
    "Burasi sanal" deyip saygiyi kapi önüne koyanlar, aylarca ugrasidan sonra kendilerine asik etmeyi basardiklari bayanlarin suratina kapiyi carpan erkekler, iki gün icinde asik olanlar, evli olduklari halde evlilik vaadleriyle bayanlari kandiran erkekler, para koparmaya calisan bayanlar, adres pazarlayicilari, kiskancliklar, kavgalar, "benim msn'imde 800 kisi kayitli" türü övünmeler, "biz artik beraberiz, buraya gerek yok" diyerek kayitlarini silip degisik isimlerle yeniden kayit olanlar....
    Yasadigim en carpici olay ise ne yazikki bir "acemi-garibanin" basina geldi, siteye kayit olduktan 2 gün sonra bir bayana yol masrafi olarak 500 euro göndermis (makbuzu gördüm sonradan).
    Sosyal siteler cevre edinmek icin cok iyi bir arac oldugu kadar, mokunu cikarinca insanlari yanlizligada itebiliyor.
    Saygilar

    YanıtlaSil

Nasıl yazımı beğendiniz mi? Yorum bırakarak benim gelişimime katkıda bulunabilirsiniz... Şimdiden katkınız için teşekkürler... Sevgiler ve saygılar... Ertan Yurderi (kocayurek)