Selimiye Kışlası'nın sonu da Taksim Kışlası gibi mi  olacak?..
 Arap'ın biri gelip Haydarpaşa Projesi adı altında orayı da alıp,  yıkacak mı?
 Unutmayalım ki Fransız'ın biri gelip Taksim Kışlası'nı İstanbul'un  çehresini değiştireceğim diye yerle bir etmişti, bugün o kışlanın yerinde yeller  esiyor... 
 Arabistan çöllerinden gelen birinin de canım Selimiye Kışlası'nı yerle  bir etme düşüncesi bile canımı sıkmaya yetiyor!.. Bunu İstanbullu biri olarak  kabullenemiyorum!..
Taksim Kışlası'nı ya da Taksim Topçu Kışlası'nı hiçbirimiz bilmeyiz değil  mi?... 
 Nerden bileceğiz ki... Hiçbirimizin yaşı o günleri hatırlamaya yetmez  ki...
 Ya da mimarlıkla ilgilenen biri, bir zamanlar Taksim'de muhteşem bir  Kışla'nın varlığından haberdardır belki...
Taksim Kışlası'nın yeri; bugünkü Taksim Gezi Parkı'nın bulunduğu  yerdeydi... 
 Gerçekten de müthiş bir mimari tarzı  vardı...
 Asıl adı Taksim Topçu Kışlası'ydı. Ama "yaşadığı" dönemlerde Taksim Stadı  olarak da biliniyordu.
 Futbola meraklı olanların "efsane" gibi dinleyip okuduğu "tarihi maçlar"  ın çoğu bu statta oynanmıştı.
Maçlar; dikdörtgen olarak inşa edilmiş "Kışla"nın ortasındaki avluda  yapılıyordu.
 Yalnız futbol maçları değil, başka dallardaki spor karşılaşmaları, hatta  sanat gösterileri...
Türk Milli Takımı, tarihindeki ilk maçı bu statta 26 Ekim 1923 günü  Romanya ile yapmış ve 2-2 berabere kalmıştı.
 Fenerbahçe'nin işgal yıllarında İngilizlerle oynandığı "meşhur" maçlara  Taksim Stadı tanıklık etmişti. Galatasaray, Romanya Milli takımını bu statta 7-4  mağlup etmişti.
 Galatasaray'la Fenerbahçe arasındaki ezeli rekabette, taraftarlar;  yıllarca "o" avludaki toprak sahanın etrafında coşturmuşlardı takımlarını.  (Azımsamayın; 6-7 binlik seyirci kapasitesi vardı stadın...)  
 Sonra İstanbul Fransız bir mimarın ellerine teslim edildi.
1937'den 1950'ye değin, İstanbul'un yeni çehresine imzasını atan Henry  Prost'un ilk işi Taksim Kışlası'nı yıktırmak oldu.
 Yerine bugünkü Taksim Gezi Parkı'nı yaptılar...
İyi mi ettiler, yoksa İstanbul'a ve tarihe hıyanet mi ettiler, orasını  yorumlarınıza bırakıyorum...
 Benim fikrimi soracak olursanız, eski yapıları seven biri olarak  İstanbul'a ve tarihe hıyanet ettiklerini  söyleyebilirim...
 Bu tıpkı Topkapı Sarayı'nı yıkmak, ya da Dolmabahçe Sarayı'nı ya da  Beylerbeyi Sarayı'nı yıkmak gibi geliyor bana...
Ya da bir zamanlar Recep Tayyip Erdoğan'ın beğenmediği ve kaldırılmasını  istediği İstanbulla özdeşleşmiş tarihi SUR'larımızın yıkılması gibi geliyor  bana...
Bugünlerde de Arap'ların 15 milyar dolarlık Haydarpaşa Projesi kapsamında  Selimiye Kışlası da gündeme geldi...
 Araplar Başbakan'ı aracı olarak kullanarak Selimiye Kışlası'nı da  istiyorlarmış... 
 Başbakan Erdoğan, bunu açıkça önce Genelkurmay Başkanımız Büyükanıt'tan  istemiş... Olumsuz yanıt alınca bu sefer de geçtiğimiz gün Kara Kuvvetleri  Komutanımız Orgeneral İlker Başbuğ'la sürpriz görüşmesi sırasında dile getirmiş  ve Selimiye Kışlası için de söz almaya çalışmış...
 Arapların Türklere karşı kinini hepimiz biliyoruz... Ayrıca içinde Türk  adı geçen her eseri yakıp yıkmaya, ortadan kaldırmaya hatta tüm izlerini silmeye  bayılırlar bunu da iyi biliyorsunuz...
Mekke'de Kabe'yi korumak için Osmanlı İmparatorluğu tarafından 1781  yılında yapılan Ecyad Kalesi'ni nasıl yıktıklarını, yerine ultra lüks devre  mülklerin yapıldığını unutmadık...
 Hatta bu ultra lüks devre mülklerin de milyonlarca YTL ödeyerek kimlerin  aldığını da çok iyi biliyorsunuz...
Bu yetmezmiş gibi Medine Belediyesi de 1900'lü yıllarda Osmanlılar tarafından,  hacıları kutsal topraklara taşımak için yapılan tarihi Hicaz Demiryolu'nun  geçtiği Akik Vadisi üzerindeki Medine Köprüsü adıyla anılan köprüyü de yıkma  kararı almıştı...
 Dedim ya, bu Suudi Araplar, 500 yıllık Türk hakimiyetinden bugüne geriye  hiç bir şey bırakmamakta kararlılar...
 Bugün Selimiye Kışlası Birinci Ordu Karargâhı olarak hizmet görüyor... Ve  denizden bakılınca da müthiş silüeti İstanbul'a ayrı bir renk  katıyor...
Araplar istedi diye Haydarpaşa Projesi çerçevesinde Selimiye Kışlası'nı  ve o bölgeyi de Araplar'a verelim de yerle bir mi etsinler, bu düşünce hangi  akla hizmettir, hangi mantığa sığar böyle bir  düşünce?
 Böyle bir şeye halk olarak bizler de seyirci mi kalacağız... Tepki  vermeyecek miyiz kuzum?...
 Bu memleket hepimizin. AKP'nin hiç değil... 
 Böyle her önüne gelen yeri Araplar'a satmak da neyin nesi oluyor, yeter  artık!.. 
 Araplar'a bugün verseniz, İstanbul'un her yerine talip olacaklarına  eminim... 
 Talip olduktan sonra da her yeri yıkıp yerine biçimsiz, abuk subuk Arap  geleneğine ve felsefesine uygun gökdelenlerle doldururlar, bundan da  eminim...
 Kardeşim burası Suudi Arabistan mı? 
 Gitsinler, kendi memleketlerinin çöllerine binalarını  yapsınlar...
 Kendi şehirlerinin görüntülerini bozsunlar...  
 Ne istiyorlar İstanbul'dan...
 Ne istiyorlar İstanbul'daki tarihi Türk eserlerinden...  
 Ve Türkiye'deki Arap işbirlikçileri... Sizlere de sesleniyorum sizlere...  
 Sizler de Türkiye'yi ve İstanbul'u Araplar'a peşkeş çekmekten artık  vazgeçin...
 O kadar Araplara ve Arabistanlı olmaya ve Arap yapılarına meraklıysanız,  gidin oranın tebasına geçin ve oralarda dilediğiniz gibi hayat yaşayın, onların  yaptıkları evlerde oturun... 
 Bizleri, ülkemizi, İstanbul'umuzu, Türk tarihini ve Türk yapılarını da  rahat bırakın... 
 Bizlerin Arap olmak gibi hiç mi hiç niyetimiz  yok...
 Biz Türk doğduk, Türk olarak da öleceğiz...
Kanımızın son damlasına kadar kanımız,   bayrağımızın al rengi gibi kan kırmızı akacak, bunu iyi  bilesiniz...
Ertan Yurderi 













Sn Yurderi, bu yorumunuza Kuleli Askeri Lisesini eklemenizi rica ediyorum.Saygılarımla.Murat Koç Kdz.EREĞLİ-ZONGULDAK
YanıtlaSil