5 Haziran 2023 Pazartesi

Beethoven'ın 9. Senfonisi üzerine: "Kardeş Ol'un Ey İnsanlar"...

 



Gecenin bir yarısı, yatmadan önce önüme çok sevdiğim bir video bir kez daha çıktı. Videoda, Avrupa'nın herhangi bir kent meydanında yaşam rutin şekilde seyrediyordu. Küçük bir çocuk scooter'ıyla kayarken meydanda kontrbas çalan bir müzisyeni gördü. Bir kız çocuğu da o müzisyenin önüne geldi ve müzisyenin önünde duran şapkaya para bıraktı. Video bu mizansen ile başladı. Müzisyen kontrbas'ı ile müziğe giriş yaptı. Notalar ardı sıra çalarken, ben de tanıdık bir ezgiyi yeniden seyredecek olmanın rehavetiyle oturduğum koltuğa biraz daha gömüldüm. Derken diğer yaşam alanlarından elinde müzik aletleriyle çıkan müzisyenler yavaş yavaş o ezgiye iştirak ettiler, meydanın ortasına gelerek. Artık orkestra tamamlanmış ve o muhteşem eser ortaya çıkmıştı: Beethoven'ın 9. Senfonisi.

Tek eksik ise senfoniye anlam katacak sözlerdeydi. Meydanda toplanan insanlar, yoldan geçenlerden bazıları, izleyicilerden birçoğu, tenor, bas, bariton, soprano, mezzo soprano ve alto sesleriyle bu muhteşem senfoniye eşlik ettiler.

Her ülke insanı, kendi toplumsal ve dinsel değerlerine uygun sözlerle müziğe eşlik etse de, ben de senfoninin Türkçe versiyonunu bildiğim için gecenin bir yarısı avazlanarak bu muhteşem senfoniye bas-bariton sesimle eşlik ettim:

"Kardeş olun ey insanlar,
Bunu ister tanrımız!
Bu dünyada her şey geçer,
Yalnız sana dost kalır.
İnsanlığa, doğruluğa,
Göğsünü aç, korkma sakın.
Hür doğmuştur insanoğlu,
Hür yaşamak hakkıdır."

O küçük kız çocuğu artık yalnız değildi. Etrafı, yoldan geçen ve müziğe eşlik eden insanlarla sarılmıştı. Herkes elinden geldiği, bildiği kadar müziğe eşlik etmekteydi. Ve insanlar BİR'lik içinde "kardeşliğe, dostluğa, insanlığa, doğruluğa, iyiliğe ve özgürlüğe" yalansız, dolansız ve yalın bir şekilde haykırmaktaydı.

İzlerken etkilenmemek mümkün değil gerçekten. Kendimi o meydanda o insanlarla bütünleşmiş olarak hissettim. O an ben Didim'de değil, Avrupa'nın bilmem hangi meydanındaydım. Müziğin birleştirici etkisi bu olsa gerek. Zaman ve mekan kavramı o an yok oluyordu. Beethoven öyle eşsiz bir eser yaratmıştı ki, bize bu duyguları duyumsatıyordu.

Gerçekten de müzik, bizi yalandan ve sahtelikten kurtaran, ruhumuza dinginlik veren tınısal bir bütünlük. O bütünlük ki, notalar vasıtasıyla bizi gerçeğe, armoniye ve melodiye doğru adımlar atmamızı sağlayan matematiksel bir ölçüt.

Örneğin bir piyanoda fa sesine basıp, millete bunu do sesi diye yutturamazsınız. Çünkü müzik, samimiyetin ve doğruluğun da bir ifadesidir.

Öz'ünüzden gelen her bir tını, bir notaya can verdiğinde, duygularınızı en doğru şekilde ortaya çıkartır. Müzik, insana dürüstlüğü, sevgiyi ve özeni öğretir. Notalar sizi doğru yola yönlendirdiği için içine yalanın sızması mümkün değildir. Sızdığında ise o notalar bütünlüğü, kakofoniden öte bir şey olmayıp ruha acı çektirir.

Haydi gelin, öz'ümüzdeki tını ile oluşturduğumuz müziğin büyülü dünyasında birlikte dans edelim. İçinde sahteliklerin olmadığı, saf ve gerçek ortamlarda "sevgi" ile buluşalım. Notalarla bütünleşelim ve müziğin içinde kaybolalım. Beethoven'ın 9. Senfonisi'nde olduğu gibi, her bir notanın bizi daha da yakınlaştırdığı melodilerde BİR'lik içinde "kardeşliğe, dostluğa, insanlığa, doğruluğa, iyiliğe ve özgürlüğe" yalansız, dolansız ve yalın bir şekilde sesimizi haykıralım.

~ E.Y. (kocayurek, 5.6.2023)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Nasıl yazımı beğendiniz mi? Yorum bırakarak benim gelişimime katkıda bulunabilirsiniz... Şimdiden katkınız için teşekkürler... Sevgiler ve saygılar... Ertan Yurderi (kocayurek)