19 Mart 2007 Pazartesi

Baz İstasyonu'ndan Porno Bulaşır mı?



Dünkü Pazar gazetelerinin çoğunda olduğu gibi Hürriyet gazetesinde de çıkan "Baz istasyonundan porno bulaşır mı?" haberini okuyunca hınzırca gülümsedim...

Çünki aynı sorunu (ya da soruyu diyelim) yarın bizim hoca takımı da TV'lerdeki açık oturumlarda tartışmaya başlayabilirlerdi...

Hatta ve hatta daha da ileriye gidilip ellerde bir kameralı telefon ve içindeki çok özel porno görüntülerle milletin gözüne gözüne sokularak gizli kamera kullanılarak "SON DAKİKA" haberleriyle önümüze sunulup, kamuoyu oluşturulmaya başlanabilirdi...

Neymiş efendim sorun ya da sorumuz: "Baz istasyonundan porno bulaşır mı?" Sizin de yüzünüzde hınzırca gülümsemelerin oluştuğunu görür gibiyim... Doğru mu?..

Efendim aslında konu şu: İngiltere'de kilise ve katedraller için çok önemli bir gelir kaynağı olan baz istasyonları, "cep telefonundan pornografik sitelere erişim olması" nedeniyle yasaklanabilirmiş...

İki kilisenin baz istasyonu başvurusu, bu nedenle reddedilmiş... Karar, en üst başvuru makamı olan Archer Kilise Mahkemesi tarafından da onaylanırsa, ülke genelindeki bütün kiliselerde bulunan baz istasyonları sökülecekmiş...

Bizimkiler uyuyor bu arada tabii ki... Eh İngiltere'de en üst başvuru makamı olan Kilise Mahkemeleri tarafından onaylanırsa, bizimkilerin de elleri armut toplamayacak ya... Yarın öbür gün bizim de en üst yetkililerimizin alacağı kararlarla, tüm camilerin minareleri ya da kubbeleri üzerine monte edilmiş olan baz istasyonlarının ruhsatları iptal edilebilir diye düşünmeye başladım... Belki de başlamıştır bile bu haberden sonra diyeceğim ama, maalesef durum hiç de sizin sandığınız gibi değil... Satırlarımı okumaya devam ederseniz, bunun neden sandığınız gibi olmadığını göreceksiniz...

Tıpkı ülkemizde olduğu gibi İngiltere'nin yüzlerce kilisesinde baz istasyonları bulunuyormuş. Bir kilise yılda yaklaşık olarak bir baz istasyonundan 10 bin sterlin (yaklaşık 27 bin YTL eski deyimle 27 milyar Törkiş lira) kazanıyormuş...

Bizim cami hocalarının bu baz istasyonlarından ne kadar kazandığını pek bilemem ama, onlar da azımsanamayacak kadar para alıyorlardır herhalde GSM şirketlerinden şu sıralarda... Kulağıma fısıldayan kuşlardan duyduğuma göre bizimkiler de aylık 1 milyardan yılda 12 milyar lira kazanıyorlarmış... Tabii ki önemli mevkilerdeki camilerle ne kadara anlaşıyorlar GSM'ciler bunu bilemem...

Zaten camilere baz istasyonları kurulması konusu 2002'de gündeme gelmişti... O zamanlar yine Hürriyet'te çıkan şu haberde ( http://webarsiv.hurriyet.com.tr/2002/01/24/79517.asp ) Minareye baz istasyonu kurmanın bedeli 4 bin 500 dolar olarak açıklanmıştı...

Bu habere göre, GSM şirketleri, Diyanet İşleri Başkanlığı'na yıllık 4 bin 500 dolar ödeyerek minarelere baz istasyonu kurabilecekti. Minarelere baz istasyonu kurulması ve elde edilecek gelirin kullanımına ilişkin protokol, Maliye Bakanlığı Milli Emlak Genel Müdürlüğü ile Diyanet İşleri Başkanlığı arasında imzalanmıştı... Bu protokole göre de, baz istasyonu kurulacak camileri Diyanet İşleri Başkanlığı belirleyecek, tarihi camilere baz istasyonu kurulmasına izin verilmeyecekti. Elde edilecek gelir ise öncelikle mülkiyeti Hazine'ye ve Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne ait tarihi camilerin bakım, onarım, temizliği ve çevre düzenlemesinde kullanılacaktı...

2002 senesinde Türkiye'de 75 bini aşkın cami bulunurken, bunlardan 500'ünde baz istasyonu olduğu bildirilmişti... Baz istasyonu kurulması kararını Diyanet İşleri Başkanlığı verirken, Türkiye Diyanet Vakfı da kira kontratı, paranın tahsili, hukuki ve güvenlik sertifikasına ilişkin işlemleri yürütecekti...

2005'te yılında ise, Devlet Bakanı Mehmet Aydın camilerin ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için buralara baz istasyonu kurulabileceğini belirtmiş ve "cep telefonu teknolojisine sahip olmak ve bunun getirdiği kolaylıklardan istifade edilmek isteniyorsa bu sistemin altyapısını oluşturacak baz istasyonlarının kurulmasının kaçınılmaz olduğunu" da bildirmişti...

Aynı bakanımız, firmaların baz istasyonu için yaptıkları başvurulara, camilerin bakım ve onarımı için gerekli mali kaynağın bir kısmının temin edilebileceği düşüncesiyle olumlu yaklaşıldığını belirtmiş, Diyanet İşleri Başkanlığı’nca, camilere baz istasyonu kurdurma görevinin Dini ve Sosyal Hizmetler Vakfı’na verildiğini ifade etmişti...

Bu arada da baz istasyonlarından yayılan elektromanyetik radyasyonun insan sağlığına etkisini değerlendirebilmek için bilimsel çalışmaların yakından takip edildiğini bildirmişti... Aydın, elektromanyetik radyasyon hakkında, kamuoyunda kavram kargaşası ve yanlış bilgilendirmeden kaynaklanan tepkiler olduğunu da ifade etmişti...

Yönetmeliğe uygun davranıldığını belirten Devlet Bakanı Aydın, baz istasyonlarının, başka ülkelerde meskun mahallerde bulunan çeşitli binalara monte edildiğini belirterek, cep telefonu teknolojisine sahip olmak ve bunun getirdiği kolaylıklardan istifade edilmek isteniyorsa bu sistemin altyapısını oluşturacak baz istasyonlarının kurulmasının kaçınılmaz olduğunu da bildirip, Dini ve Sosyal Hizmet Vakfı’nın, Telekomünikasyon Kurumu’nca yayımlanan baz istasyonlarına ilişkin yönetmeliğe uygun olarak çalışmalarını yürüttüğünü de belirtmişti...

O günden bu güne 75 bin caminin sayısı elbette 75 binde kalmadı... Artış gösterdi... Baz istasyonlarının sayısı da artış gösterdi... O günlerde 500 olan sayı, bugünlerde kimbilir kaç binleri buldu...

Yani hükümet eliyle sağlık terörü yaşatmışlar bugüne kadar bizlere de haberimiz yokmuş... Masum dedelerimiz ve ninelerimiz, ellerinde bastonlarla camilere gidip ibadetlerini huşu içinde gerçekleştirirken, aslında ruhlarının huzura kavuşması için ellerini Yaradan'a açarken, ebediyete kısa yoldan bilet de kesiyorlarmış haberleri yokmuş... Gidenlere yazık, kalanlar ise sağolsunlar... Amin diyelim...

Gelelim akıllı İngiliz GSM'cilere... Onlar biraz daha kurnazlık yapmış bizim GSM'cilerden... Kilisenin görüntüsünün bozulmaması için öyle taktikler geliştirmişler ki, o kilisenin üzerinde baz istasyonu olduğunu bir türlü anlayamıyormuşsunuz... Baz istasyonlarının görünüşünü gizlemek için birçok yöntem ve teknik geliştiriyorlarmış. Örneğin çarmıh biçiminde baz istasyonlarını düzenliyorlarmış. Üzerine bazen Hz. İsa figürü bile koyuyorlarmış...

Hemen bizim camilerin üstü gözümün önüne geldi... Bizim akıllı GSM'ciler de acaba camilerin üstüne huri yüzlü melek görüntüleri koyarlar mı koyalar valla ... Akıllı bir GSM'ci bu önerimi kaçırmaz... İlgilenenlere duyurulur bu arada... Gelsinler kendilerine bu konuda taktik verelim...

Neyse şaka bir yana, bizim GSM'ciler ise kabak gibi çanakları minarelerin üzerine ya da kubbelerin yanına dikiveriyorlar. Çirkin bir görüntü oluşturuyorlar elbette... Belki de hiç gizleme gereğini duymuyorlardır... Üstelik halk sağlığını tehdit ede de, insanların gözlerinin içine baka baka, alay edercesine bu çirkin şeyleri dikiyorlar her yere...

Daha çok değil geçenlerde (8 Mart'ta) Antalya'nın Santral Mahallesi'nde yaşayan aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu yaklaşık 50 kadar kişi, mahallerine bir GSM şirketine ait baz istasyonu kurulmasına tepki göstererek, Hacı İsmail Balcı Camii'nde protesto gösterisi düzenlemişti hatırlarsınız... O mahalleli adına açıklamada bulunan mahalle muhtarı Yavuz Karacan, "Mahallemizde 10 bini kişi yaşamaktadır. Çocuklarımızın baz istasyonunun yaydığı radyasyonun etkisi altında yaşamasını istemiyoruz. İbadet ettiğimiz camilerin ticarethane gibi kullanılmasına da karşıyız. Kimse bizim sağlığımızla oynayamaz" demişti... (http://www.kanalvip.com.tr/haber_detay.asp?ID=20606&baslik_id=1)

Eh bu mahalle muhtarımız insan sağlığı konusunda duyarlı bir muhtarmış... Muhtarlığın asli görevlerini de unutmayıp titiz davranmış... Gerçekten de baz istasyonları yaydığı elektromanyetik dalgalar ve radyasyon etkisiyle sağlığımıza çok zararlı olmaya devam ediyor.

Bu arada da Google'dan yaptığım araştırmalarda da GSM baz istasyonlarının elektromanyetik zararları konusunda bilinçlenen halkımız tepkilerini ortaya koymaya başladılar bile... Güzel yurdumun dört bir köşesinde baz istasyonları için gösteri, yürüyüş ve toplantılar yapıyorlar... Mahallelerine, okullarına, apartmanlarına ve camilerine baz istasyonları koydurtmama konusunda haklı olarak eylemlerine devam ediyorlar... (http://www.halkinsesi-tv.com/arsiv/2005/13Haziran2005.html)

Kısaca GSM'lerden trilyonlarca lira kazananlar, halkın sağlığını bozmaya devam ettikleri sürece de bu eylemler artarak sürecektir...

Ben aslında bu konuya çok önceleri takmıştım... Yıl 1998'di... GSM operatörleri daha yeni yeni her yere antenlerini dikmeye başlıyorlardı... Ben de boş durur muyum araştırıyordum bu konuyu...

Derken bir gün, Hürriyet yazarı Yalçın Bayer'in "Yeter Söz Milletin" köşesinde bir okurunun cep telefonlarının yaydığı elektromanyetik dalgalar ve radyasyon tehlikesi konusunda bilgi istemesi üzerine oturdum ve bir yazı kaleme aldım... Yalçın Bayer'in kendisine ulaştırdım.. O da sağolsun... Böylesi hassas bir konuda kendisi de hassas davranıp bu yazımı, köşesinin en baş haberi olarak geçmişti o yıllar... (http://webarsiv.hurriyet.com.tr/1998/08/02/58995.asp)

Bu haberimde o senelerde görevde bulunduğum derneğin Genel Sekreteri olarak açıklamalarda bulunmuştum...

Şimdi ve her zaman da aynı konuya dikkat çekeceğim...

Bu arada rahipler "baz istasyonlarından porno bulaşır mı bulaşmazmıyı tartışadursunlar" ben bu yazımı okuyan tüm dostlarımı cep telefonları ve GSM baz istasyonları konusunda hassas davranmaları için uyarıyorum... Yarın öbür gün Kilise Mahkemesi kararı alır ve bu olay İngiltere'nin gündemine oturursa bakalım bizim hoca takımı ne yapacaklar? O zaman camilerden baz istasyonlarını indirecekler mi.. Yoksa tatlı kazançlarına devam edecekler mi?

Bu arada da tüm dostlar, lütfen cep telefonlarınızı kullanırken dikkatli olunuz... Sağlığınız üzerindeki etkilerini gözardı etmeyiniz...

O gün de tekrarladığım gibi bugün de aynı şeyleri tekrarlıyorum...

Gerçekten de iletişimin bizi yakalayacağı ve hasta edeceği değil, bizim iletişimi bilinçli yakalayacağımız sağlıklı bir Türkiye umudumu yineliyorum...

Ertan Yurderi

Not: Bu satırlarımla tekrar Yalçın Bayer'e bir kez daha teşekkürlerimi sunuyorum. O günlerde bu konu üzerinde örnek bir gazetecilik tavrı sergilediği için... Yeter Söz Milletin - GSM'lerin insanlığa maliyeti


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Nasıl yazımı beğendiniz mi? Yorum bırakarak benim gelişimime katkıda bulunabilirsiniz... Şimdiden katkınız için teşekkürler... Sevgiler ve saygılar... Ertan Yurderi (kocayurek)