12 Mayıs 2005 Perşembe

Parazit Varlık Thomas ve Öğretisi


Yaw, ne enterasan bir olaydır ki, gün geçmiyor, yeni yeni “Kİ”ler, yeni yeni “ENERJİ”ler açığa çıkmasın… Tabii yüzümdeki gülümseme, kahkahaya dönüşüveriyor…

Heboiki’nin saf, temiz, yumuşacık kar beyazı enerjisi artık bedenimin en ücra köşelerine kadar öyle sarmış ki beni, her olumlu, her yeni öğretiye gülümser ve hatta kahkahalar atar oldum.. Herhalde enerjilerin güzelliğinden bu olsa gerek… Neyse sözü fazla uzatmayalım, girelim öykümüze…

Geçenlerde Herderdeva’nız olarak bir Heboiki uyumlamasından sonra grup öğrencilerimle yaptığım meditasyon çalışması sırasında “Gizli Şefler”den rehber Thomas adlı varlık, tam meditasyonun orta yerinde ortaya çıkmaz mı?.. Bakın şu işe…
“Ulan benim adım Thomas, aklınıza koymazsam olmaz” cümlesiyle sözüne başlayarak, “İçinizden birinizin aklına, bulunduğumuz planlarlardan yeni bilgiler koymaya geldim, hanginiz gönüllüydünüz efeeeemmmmm?” demez mi? 
Ahhaaa tam o sırada Herderdedeva olarak tabii ki duruma el koyma gereğini hissettim… Aramızda daha Heboiki’yi yeni özümsemiş evli-dul bayanlar, evli-bakir erkekler, tüyü yeni bitmiş genç toy delikanlılar ve çıtırlar ve vesairesi vardı.. Hepsi de gözlerini faltaşı gibi açıp bana bakarak: “Hocam noluyor burda”casına söylenmeye başladılar… Ben de gayet sakin ve hiç istifimi bozmadan Parazit Thomas’a dönerek dedim ki;
“Oğlum Thomas efendi, rehber parazitlerin şahı. Na’ber lan? Ne işin var burda? Melek gibi görünüyorsun maşallah anladık da? Şimdi durup dururken neden meditasyonun içine ettin?” dercesine bir soru sordum…
Parazit Thomas da, meditasyonumuzu bölmüş olmanın keyfini çıkarcasına, sırıtarak;
“Yaw biliyorsun ölümsüzlüğe geçiş yapmadan önce tüm yaşamımı zevk ve hazlar peşinde geçiren bir insan idim. Ve tüm psişik kişiliğimi ölümden sonra da sürdürmeye yeminliydim… Aynı eskisi gibi zevk düşkünü halimi sürdürecek yeni bedenler ve zihinler aramaya geldim… Dediler ki, ‘Git Lokman Üstad şu an Heboiki’yi yeni uyulmadığı öğrencilerine meditasyon yaptırıyor. Bu eğlenceye sen de katıl, hem yeni bilgilerle donatacağın körpe ve taze beyinler de var orada… Dünyadaki o eski haz ve eğlence dolu yerlere dönmeye çalışırsın böylelikle’ denilince, dayanamayıp geldim işte. Ne var bunda şaşıracak?” dedi…
Ben de “hasssssstiiiiiiiiiir, bula bula bizi mi buldun, bizden başka Ki grubu yokmuydu lan köftehor” deyivermişim istemeyerek…
O sırada buna şahit olan öğrencilerim arasında ağlayanlar, sızlayanlar, korkanlar, çığlık atıp ortalığı birbirine katanlar yetmiyormuş gibi, oradan tüm uyumlanma ve meditasyon sırasında hiç sesini çıkartmamış uysal uysal koyun gibi oturan bir genç ayağa kalkarak;
“Üstad rehber Thomas, senin bilgilerin bana lazım… Ben almaya hazırım, kendini benim yerime koyabilirsin. Ben o bilgileri ver” demez mi… Bak keratanın yaptığına…
Hadiiii şimdi çık işin içinden… Ben milleti sakinleştirmeye çabalarken, yezitin yediği naneye bak… Neyse zaten bu çocuğu taaa toplantıya geldiğinden beri gözüm pek tutmamıştı… Adı ve soyadı da çok uyuzuma gitmişti zaten… Uyankurt Uyansafdağlı…
Neyse bizim Uyankurt Uyansafdağlı’yla daha önce Heboiki uyumlanması için bana açtığı telefonda yaptığım bir konuşmada Heboiki’ye uyumlanmak istemesinin sebebini, “Çok ağır bir stres dönemi içinde olduğunu, bu stresten kurtulmak için ve kendini sakinleşmek için uyuşturucu ve alkol aldığını, artık buna son vermek için bir Kİ olsun da ne olursa olsun… En iyisi Heboiki olsun” diyerek araştırıp aradığını söylemişti… Bu konuşmaları hatırlayınca “Aha dedim”, “İşte bizim parazit Thomas için ideal bir insan bu Uyankurt” …
Ortalığı zar zor sakinleştirdikten sonra, Thomas’a doğru ilerleyen Uyankurt’u bu arzusundan vazgeçmesi için çok zorlayıcı sözler söylemeye başladım… Ama nafile… Ben söyledikçe büyülenmiş gibi Thomas’ın üzerine üzerine gitmeye başlamıştı bile…
Halbuki meditasyondan önce gruba;
“Düşünce, beden ve ruhun dengenizi sağlayın… Ruhsal, zihinsel ve fiziksel enerjilerinizi en üst noktalarda muhafaza edin. Kendinizi bedensel faaliyetlerin yanında en az birkaç dakika duaya ya da düşünceye yoğunlaştırın. Yeterli ölçülerde dinnlenmeye ve sakin olmaya çalışın. Hevesli bir parazit varlığı kendine çeken, duygusal ve fiziksel yorgunluğun sebep olduğu moralsizliklere izin vermeyin. Altın kuralı uygulayın. Küçük hareketleri ve aşağılamaları bertaraf etmeyi öğrenin. İntikam düşünceleri sizi etkisi altına almasın. Kelimelerinizin gücünü unutmayın. Kaba, acımasız ve küfür dolu ifadeler, o enerjinin size geri dönmesine sebep olabilir. Başkalarını yargılamayın ve hoşgörüsüz olmayın. Her şeyde ılımlılığı ve dengeyi kurun. Gün boyunca pozitif kalın… Deprasyonlardan, moralsizlikten ve negatif düşüncelerden uzak durun. Hayatın hep iyi yanını görmeye çalışın. Hüzünlü olduğunuz anlarda neşe veren parçalar dinleyin” demekten dilimde tüy bitmişti oysa…
Eh bizim Parazit Thomas da diğer parazit varlıklar gibi, kendilerine aşırı derecede düşkün insanlar görmeyi sevdikleri için, hele de alkol ve uyuşturucu bağımlısı olanları kişileri daha tercih ettikleri için kimyasal etki altında şuur düzeyleri değişenlere daha kolay yaklaşabiliyorlar… Çünki Thomas gibilerinin kurbanları, güçsüz, direnemeyecek kadar zayıf ve yardıma muhtaç, seçici olmayan, kolay aldanan her yeni düşünceyi ve felsefeyi kabul eden insanlardır…
Bu birleşmeye ne yaptımsa engel olamadım, bizim Uyankurt Uyansafdağlı gitti Thomas’ın kucağına pardon içine oturdu… Thomas içeri cumburlop dalıverdi, Uyankurt dışarı kaçıverdi. Onlar bu halvet içine giredursunlar… Biz gördüklerimizi ve işittiklerimizi anlatalım…
Aralarında ilginç diyaloglar geçiyordu… Uyankurt’a çeşitli bilgileri sanki download ediyordu… Bps hızını sormayın ki gitsin… Siz deyin 1 MB’lik bir hız, ben diyeyim ne bileyim? Düşünün artık o hızı… :))
Thomas’ın bu verdiği yeni enerjinin ismi “İKİZKENAR YAMUK” enerjisiymiş… Dört ikizkenar yamuk enerji birleştirilince bir  piramit’in yan yüzlerini oluşturuyormuş… Eee diyeceksiniz ki üstü boş kalıyor bu nasıl piramit oluyor… Acele etmeyin anlatıyoruz
işte… Üst piramit ise, dört yan yüz birleştikten sonra üstte boş kalan piramiti de Thomas tamamlıyormuş… Dolduruyormuş… Anladınız mı? Anlamadınızsa paragraf başına dönüp bir daha okuyunuz…
Bu enerjiyi uygulamak çok basitmiş… Şöyle yapıyormuşsun bu çalışmayı…
Bu enerjiyi uygulayacağın kişiyi karşına alıp;
“Hadi İkizkenar Yamuk, Hemen Beni Yamult” deyiverince, enerji ellerden akmaya başlıyor, bir mastırbatörün elindeki mastırbatör aleti gibi vibrasyona giriyor ve karşısındakini yamultmaya başlıyormuş… Böylece karşısındakinin ruhsal gelişimi hızlanıyor ve kolaylaşmaya başlıyormuş…
Bunları duyunca “Ulan Lokman Herderdedeva” dedim kendi kendime… “Bizim yıllardır yapamadığımızı bu ‘İkizkenar Yamuk’ enerjisi yapmaya başlıyormuş, kıyak bir enerji ha… Zaten bizim Heboiki’ye de benzerliği yok değil hani… Bizde mi öğrensek” falan düşüncesine tam kendimi bu vibratördeki vibrasyon gibi kaptırmışken.. Thomas oturduğu yerden STOP işareti yaparak;
“Ulan Lokman, yok mu oğlum senden başka DERMAN’ım olacak insan? Hastir işine, dön Heboiki’ne” demez mi? Biraz bozuldum ama neyse… Nasılsa bizim bu Uyankurt Uyansafdağlı bu enerjiye “Thomas, adama koymaz”dan sahip oldu, biz nasıl olsa araklarız falan dedim… Köşe möşe oluruz… Heboiki 3’ten sonra Bir de “İkizkenar Yamuk” enerjiyi de kattık mı işin içine.. Offfff, demeyin benim keyfime
düşüncelerindeyim ben hala…
Neyse sonuçta ne olduğunu anlatayım… Şimdi bizim Uyankurt Uyansafdağlı bu enerjiye de uyumlanmış oldu… Ortalıklarda “İkizkenar Yamuk, Hemen Beni Yamult” diyecek saf-u saf insanların peşine düştü…
Bu arada bizim Heboiki’de işi de devam ediyor… Kurs almak isteyenlerin cep telefonumu aramamalarını, www.heboiki.com’a girip oradan linkle www.enbuyukgrandmasterbizimmaster.com’a linklenip, oradan da www.lokmanherderdedeva.com’a gidip üyelik şartlarını okumalarını ve formu doldurmaları gerekmektedir…
Saygılarımla…
Enbüyük Grandmaster’iniz
Lokman Herderdedeva’nız
Not: Thomas’a not (Bu kısmı Thomas harici siz okumasanız da olur…) “Ulan oğlum Thomas… Hayırsız herif… Nerdesin? Hani uyumlanmadan sonra vaatettiğin yemek? Çabuk gel… O kadar aracı olduk…”


10 Mayıs 2005 Salı

“Hummo da Mumba” Kİ’siii…


Yaw, Heboiki’ye inisiye olan müritlerimden, çok pardon inisiyemlerimden gelen sorular karşısında bu açıklamayı yapmayı bir borç bilirim tabiikine de…

Hadi yine iyisiniz, tam da Herderdedeva hocanızın en müsait gününe denk geldiniz… Açıklayayım, açıklayayım … Aydınlanın, aydınlatın… Çok bilinmeyenli denklem, değil bizimkisi…

Bir gün bir mürit pardon bir öğrencim;
“Lokman Hocam, ‘Hummo da Mumba Heboi’ diye sizin öğretinizden daha iyi bir öğretiye de inisiye türü varmış… Hocası da iyiymiş… Tibet’ten gelip, Heboiki’ye meraklı olanlara inisiye etmeye başlamış” dediler… “Anlamadım” dedim ilk önce… Heboiki’ye inisiye olanlara mı “Hummo da Mumba Heboi”yi düdükleyecekler, yoksa sadece Heboiki meraklılarına mı diye tam düşüncelerime dalmışkenkene (Hadi sadece Heboiki meraklıları olsa iyi, bir de Heboiki inisiyelerini kancayı takmışlar) bir öğrencimin şu sesiyle uyumuş olduğum uykumdan uyandım…
“- Hocammmmm, siz Üstad Eritinato Yokiyama hocanızla bir irtibata geçseniz de bize bu işin bir aslını şeyyy etseniz” dedi..
“Ulan bu saatte de olur mu dedim” kendi kendime… Saate baktım, eh yollucadan iyice bir saat….
Yükseltilmiş Büyük Üstat olan Eritinato ile tam contact kurma zamanı… Neyse önce bir connect olalım dedim, sonra da contact kuralı mı deneriz.. Nasılsa yukarıda buradaki gibi bir türlü bağlanamayan hatlar, adsl sistemleri ne bileyim uydu linkleri falan feşmekan yok.. “Zınk” diye düşünüp, “Zank” diye “Connect” oluyorsun… “Disconnet olamıyorsun” (resmen mı..tın yani…)
Connect olduktan sonra da; “Hoca Üstat, hoca Üstad… Hadi gel de bana tak tak” deyince Yüksek’lerden gelen hızla contacta geçiyorsun falan… Daha dünyamın güzel insanları bu sisteme geçmedi ama yakındır, yakındır… Değer tüm bunlar… Değer bu can-ı değer insanlara…
Neyse biz de aynısını yaptık, “Zınk” diye düşünüp, “Zank” diye Connect olduk ana sisteme… Ardından da; bizim Yükseltilmiş Heboiki Üstadı Eritinato üstadı çağırmaya sıra geldi…
“Hoca Üstad, hoca Üstad… Hadi gel de bana tak tak” dedik üç kere… Ses yok.. Yine denedik, yine ses yok… Alt katmanlardan bir Varlık gelip dedi ki;
“Şu anda Hoca Üstad hacet gideriyor, az sonra gelecek…” Hay dedim, ya… Orada da bu iş devam ediyor mu hala?… Yok mu bunun çaresi be oralarda falan oldum yani…
Neyse ben connect vaziyette beklerkene; bir sürü contact kurmak isteyen varlıklar da gelip gitti, gelip gitti… Kimisi “hiiii, hiiii”, diye gülüp gitti, kimisi “Ne işin var lan buralarda” falan deyip gitti… Ne de olsa yukarıdaki sistemin buradan pek fazla farkı yok… Eh bu sisteme böyle “zank” diye bağlanırsan bu sistemde karşına alttakiler de çıkar, üstkattakiler dee… Kime denk geleceğin belli olmaz…
Allah’tan bizim Yükseltilmiş Heboiki Üstadın kendine has bir gelişi var ki, onu tanımamak imkansızdır.. Neyse, baktım az sonra Yükseltilmiş Heboiki Üstadı Eritinato hocam geldi… Arkasından da bir sürü peçeteler ardından sürükleniyordu…
“Ulan Lokman, burada da rahat bırakmıyorsun beni be… Bi güzel sı..tırtmadın bana… Ne var ne istiyon?” Sesi hiddetliydi tabii.. Eh kim olsa böyle bir durumdayken gelmek istemez…
“- Şeyyyyy hocam, bir şey sorcem, yardım şeyyyyetseniz” diyecek oldum ürkerek…
“- Tamam oğlum Lokman, keyfimin en güzel yerine ettin ama neyse neymiş bakalım söyle hacetini?” dedi… Sesi yumuşacıktı… Korkum geçti gitti..
“Yaw Yükseltilmişim, Aslanım Eritinatom” dedim.. “Sen bize Heboiki’den sonra Hummo da Mumbokİ’yi neden vermedin? Baksana ortalıkta bir zat-ı muhterem çıktı… Bunu Heboiki’ye inisiye olanlara dağıtmaya başladı… Söyle usta, sen ne düşünüyorsun bu hususta… Nerden çıktı şimdi bu?” dedim…
Gülümsedi ve dedi ki;
“Oğlum Herderdedevam… Bunlar Veşekilen, Veşekilen, Veşekilen”… Önce anlayamadım… Sonra jeton düştü… “Bunlar suretin sureti, bunlar vesaire şeyler” demek istemiş…
Çünkü Heboiki’yle uçmaya başladığınızda ulaştığınız noktada öyle enerjiler varmış ki, bunun ucu bucağı, sonu kıçı yokmuş…
Ya güzel bir seviyeye denk gelir, burada kayan frekansını düzeltirler, ya da yanlışlıkla boktan bir seviyeye gelir, façayı çizdirip, aşağıya en aşağılara çekerlermiş seni… Sonrası, sonrası malum… Ortalıklarda dolaşan bir sürü “Ben neydim, noldum, Darmadağın oldum, Yandım, Bittim, kül oldum” diyenlerden olurlarmış…
“Valla” dedi, “Sen bilirsin Lokman’ım, Herderdedeva koçççum benim…” “Sen öğretine devam et, biz buradakiler onlara buradan bir ayar çekeriz”… dedi… Tekrar, yaptığı işi devam etmeye gitti…
Biz de “Disconnet” olup çıktık sistemden…
İçim bir rahatlamıştı artık, ohhhhhh… Bunu hemen bizim müritlere, pardon öğrencilere de aktarayım dedim…
Kısacadan hallice: “Siz, siz olun, içinizdeki Yaradan’ın Ki’sine güvenin… O en yüce kaynaktır… Onun enerjisi tüm evreni çevreler… O’ndan izinsiz ve habersiz hiçbir şey olmaz… O size çok yakındır…”
Büyük Üstat, Grandmasterlerın masterı,
Yükseltileceklerden
Lokman Herderdedeva Hoca’nız…
Kaynak: www.heboikiturkey.com,
www.enbuyukmasterbizimmaster.com,
www.lokmanherderdedeva.com