Bundan önceki
yıllarda, kimi zaman 15 Mayıs'ta, kimi zaman da 1 Haziran'dan başlayıp 15
Ekim'e kadar devam eden süreçte Didim'de turizm sezonunun
başlamasıyla birlikte yoğun turist girişi yaşanacağı için "inşaat yasağı" uygulaması
başlıyordu...
Geçen seneye kadar bu "inşaat yasağı" döneminde Didim 3 bölgeye ayrılıyordu. Birinci bölge olan Altınkum ve çevresindeki otellerin yoğun olduğu alanda inşaat çalışmaları tamamen durduruluyor, ikinci bölge şehir merkezi oluyor ve üçüncü bölge ise şehir merkezinin üst kısımları olan Efeler ve Cumhuriyet Mahallesi kısımlarını kapsıyordu. Bu bölgelerde sadece 09.30- 17.30 saatleri arasında uygun bir şekilde insanları rahatsız etmeden inşaat içi faaliyetler yapılıyordu.
Bu sene de aynı uygulamaya benzer bir uygulama 30 Haziran 2020 tarihinden itibaren başlayacakmış... Didim Belediyesi sosyal medya hesabından, Didim Belediye Başkanı A.Deniz Atabay imzasıyla bunu duyurmuş... Duyuru; "Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından alınan ve valiliğimizce bildirilen karara göre, sadece bu yıl geçerli olmak üzere inşaat yasağı 30 Haziran tarihinde başlayacaktır..." diyor... Yasağın bitim tarihi ise belli değil...
Didim'deki inşaat sektörünün çoğunluğu "Korona-Morona, Covit-Movit" dinlemedi tüm kış ayı boyunca. Bilim Kurulu'nun sokağa çıkma yasakları duyuruları dışındaki günlerde müteahhitler şantiyekent görüntüsüne büründürdü Didim'in her yerini bu sene de maaşallah (!)...
Damperli kamyonlar tonlarca moloz taşıdı Didim'in içinden dışına, çimento kamyonları sabahtan akşama kadar hiç durmadı, inşaatlara çimento yetiştirmek için Didim caddelerinde cirit atıp durdular... Ardından inşaat malzemelerini taşıyan koskoca TIR görünümlü kamyonlar Didim içinde dolaşıp durdular, tozu dumana katarak...
30 Haziran'a az günler kalan bugünlerde hâlâ çevredeki inşaatlardan sabahın en erken saatlerinden itibaren gürültü sesleriyle birlikte, rüzgarın da etkisiyle moloz tozları evlerimizin içine kadar geliyor... Yoğun trafiğin sesi de inşaat sesleriyle karışıp gidiyor... Şu anda Didim'de bu şantiye gürültüsünün şiddeti ve trafiğin sesi ölçülse kaç desibel şiddet çıkacak bilemiyorum. Yüksel çıkacağı kesin ve bu gürültü kirliliği insanı deli edecek seviyelere ulaşıyor çoğu zaman... Toz, toprak da cabası... Bu sıcak havalarda cam-çerçeve bile açılamıyor şantiyekent görünümlü Didim'de.
Hatta ve hatta, rüzgar esintisi olmayan günlerde Akbük'ten Didim'e doğru aracınızla yaklaşırken Didim'in üzerini kaplayan gri renkli havakirliliğini görebilmeniz artık mümkün...
Didim'in hava sirkülasyonu, yoğun ve çarpık yerleşim yüzünden gittikçe azalıyor... Her yer asfalt, her yer bordür taş...
Park ve bahçelerin yetersizliği, yeşilliğe ve ağaçlandırmaya az önem verilmesi yüzünden temiz ve sağlıklı havasıyla övündüğümüz Didim'in, büyük kentlerdeki gibi, kirli havaya sahip olmasına az kaldı... Bu şekilde Didim betonlaşmaya devam ederse, yakın gelecekte Didim'de yaz-kış yaşamak zor hale gelebilir havakirliliği yüzünden...
30 Haziran'dan sonra neler olacak Didim'de merak konusu... Turizm canlanacak mı, canlanabilecek mi? Canlanan turizm, turizmcilerin yüzünü güldürebilecek mi? Tüm kış boyunca yaptıkları girişimlerin sonuçlarını alabilecekler mi? Korona'ya karşı önlemlerini almış otellerin bir çoğu büyük beklentiler içinde... Toplantılar yapıyorlar, beyanatlar veriyorlar turizm yetkilileri ve dernekleri... Gözler; Almanya, İngiltere'ye ve Avrupa'nın diğer ülkelerine çevrilmiş durumda... Umarım oralardan da olumlu sonuçlar gelir ve Didim geçtiğimiz senelerdeki gibi turist bolluğuna ulaşır... Yoksa iş yerli turiste kalırsa, bu sene turizm sezonu çok zayıf geçer... Çoğu işyeri de zarar eder...
Bu arada beton yığını haline gelen Didim'deki emlak piyasası, düşük faizli krediler yüzünden biraz hareketlenmiş durumda... Yeni emlak sahibi olanlar da, mobilya, beyaz eşya ve vs. türünden satış yapan esnafın yüzünü güldürüyor...
Umarım Didim'e turist ve yazlıkçı olarak gelenler ilçedeki yaşam şekline ve konulmuş kurallara saygılı olurlar... Hasta olanlar hastalıklarını ve bilhassa günübirlik gelip gidenler de çöplerini Didim'e bırakıp gitmezler... Sosyal mesafelere dikkat ederler... Maskelerini takarlar... Kendi sağlıklarını düşündükleri gibi, burada yaz-kış yaşayanların da sağlıklarını düşünürler... Bunun böyle olmasını umuyorum, umarım, umacağım...
Geçen seneye kadar bu "inşaat yasağı" döneminde Didim 3 bölgeye ayrılıyordu. Birinci bölge olan Altınkum ve çevresindeki otellerin yoğun olduğu alanda inşaat çalışmaları tamamen durduruluyor, ikinci bölge şehir merkezi oluyor ve üçüncü bölge ise şehir merkezinin üst kısımları olan Efeler ve Cumhuriyet Mahallesi kısımlarını kapsıyordu. Bu bölgelerde sadece 09.30- 17.30 saatleri arasında uygun bir şekilde insanları rahatsız etmeden inşaat içi faaliyetler yapılıyordu.
Bu sene de aynı uygulamaya benzer bir uygulama 30 Haziran 2020 tarihinden itibaren başlayacakmış... Didim Belediyesi sosyal medya hesabından, Didim Belediye Başkanı A.Deniz Atabay imzasıyla bunu duyurmuş... Duyuru; "Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından alınan ve valiliğimizce bildirilen karara göre, sadece bu yıl geçerli olmak üzere inşaat yasağı 30 Haziran tarihinde başlayacaktır..." diyor... Yasağın bitim tarihi ise belli değil...
Didim'deki inşaat sektörünün çoğunluğu "Korona-Morona, Covit-Movit" dinlemedi tüm kış ayı boyunca. Bilim Kurulu'nun sokağa çıkma yasakları duyuruları dışındaki günlerde müteahhitler şantiyekent görüntüsüne büründürdü Didim'in her yerini bu sene de maaşallah (!)...
Damperli kamyonlar tonlarca moloz taşıdı Didim'in içinden dışına, çimento kamyonları sabahtan akşama kadar hiç durmadı, inşaatlara çimento yetiştirmek için Didim caddelerinde cirit atıp durdular... Ardından inşaat malzemelerini taşıyan koskoca TIR görünümlü kamyonlar Didim içinde dolaşıp durdular, tozu dumana katarak...
30 Haziran'a az günler kalan bugünlerde hâlâ çevredeki inşaatlardan sabahın en erken saatlerinden itibaren gürültü sesleriyle birlikte, rüzgarın da etkisiyle moloz tozları evlerimizin içine kadar geliyor... Yoğun trafiğin sesi de inşaat sesleriyle karışıp gidiyor... Şu anda Didim'de bu şantiye gürültüsünün şiddeti ve trafiğin sesi ölçülse kaç desibel şiddet çıkacak bilemiyorum. Yüksel çıkacağı kesin ve bu gürültü kirliliği insanı deli edecek seviyelere ulaşıyor çoğu zaman... Toz, toprak da cabası... Bu sıcak havalarda cam-çerçeve bile açılamıyor şantiyekent görünümlü Didim'de.
Hatta ve hatta, rüzgar esintisi olmayan günlerde Akbük'ten Didim'e doğru aracınızla yaklaşırken Didim'in üzerini kaplayan gri renkli havakirliliğini görebilmeniz artık mümkün...
Didim'in hava sirkülasyonu, yoğun ve çarpık yerleşim yüzünden gittikçe azalıyor... Her yer asfalt, her yer bordür taş...
Park ve bahçelerin yetersizliği, yeşilliğe ve ağaçlandırmaya az önem verilmesi yüzünden temiz ve sağlıklı havasıyla övündüğümüz Didim'in, büyük kentlerdeki gibi, kirli havaya sahip olmasına az kaldı... Bu şekilde Didim betonlaşmaya devam ederse, yakın gelecekte Didim'de yaz-kış yaşamak zor hale gelebilir havakirliliği yüzünden...
30 Haziran'dan sonra neler olacak Didim'de merak konusu... Turizm canlanacak mı, canlanabilecek mi? Canlanan turizm, turizmcilerin yüzünü güldürebilecek mi? Tüm kış boyunca yaptıkları girişimlerin sonuçlarını alabilecekler mi? Korona'ya karşı önlemlerini almış otellerin bir çoğu büyük beklentiler içinde... Toplantılar yapıyorlar, beyanatlar veriyorlar turizm yetkilileri ve dernekleri... Gözler; Almanya, İngiltere'ye ve Avrupa'nın diğer ülkelerine çevrilmiş durumda... Umarım oralardan da olumlu sonuçlar gelir ve Didim geçtiğimiz senelerdeki gibi turist bolluğuna ulaşır... Yoksa iş yerli turiste kalırsa, bu sene turizm sezonu çok zayıf geçer... Çoğu işyeri de zarar eder...
Bu arada beton yığını haline gelen Didim'deki emlak piyasası, düşük faizli krediler yüzünden biraz hareketlenmiş durumda... Yeni emlak sahibi olanlar da, mobilya, beyaz eşya ve vs. türünden satış yapan esnafın yüzünü güldürüyor...
Umarım Didim'e turist ve yazlıkçı olarak gelenler ilçedeki yaşam şekline ve konulmuş kurallara saygılı olurlar... Hasta olanlar hastalıklarını ve bilhassa günübirlik gelip gidenler de çöplerini Didim'e bırakıp gitmezler... Sosyal mesafelere dikkat ederler... Maskelerini takarlar... Kendi sağlıklarını düşündükleri gibi, burada yaz-kış yaşayanların da sağlıklarını düşünürler... Bunun böyle olmasını umuyorum, umarım, umacağım...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Nasıl yazımı beğendiniz mi? Yorum bırakarak benim gelişimime katkıda bulunabilirsiniz... Şimdiden katkınız için teşekkürler... Sevgiler ve saygılar... Ertan Yurderi (kocayurek)