Koronavirüs yüzünden eve kapandıktan sonra malum hepimiz
haliyle biraz kilo aldık. Tabii ki ailecek birkaç kilo da biz aldık. Bu aldığımız
fazlalıkları yeniden verebilmek için
bize en iyi gelen spor olan sabah yürüyüşlerimize tekrar başladık...
Her gün eşimle birlikte tempolu yürüyüşler yaparken Didim'de gözümüze çarpan bir çok şey oluyor, bunları görüyoruz ve yaşıyoruz... Bu yazı dizisiyle zaman zaman bu gözlemlerimizi paylaşmaya çalışacağım...
Önce kendimizi yormadan birkaç kilometre olarak hedef koyduğumuz yürüyüşlerimizi, gün geçtikçe artırdık. Şu an hiç yorulmadan günde 2.5 saat gibi bir sürede yaklaşık 10 km'lik yolu rahatlıkla yürür hale geldik...
Cumhuriyet Caddesi'nden başladığımız yürüyüşümüze Atatürk ve Ege Caddesi'ni geçerek Adnan Menderes Bulvarı üzerinden 3. Koy'a doğru yönlendiriyoruz. Aquasis Otel'inin karşısındaki Üç Mevsim Caddesi'nden geçip Gökduman Caddesi'ne, sonra oradan da Akdeniz Caddesi üzerinden 19 Mayıs Caddesi'ne geçip yola devam ederek tekrar başlangıç noktamıza geliyoruz...
Zevkli bir yürüyüş oluyor bu yolculuk... Epey değişik yer görme fırsatımız oluyor. Değişik siteler, değişik villalar, bazen sokak araları bize her gün değişik duygular yaşatıyor. Yürüyüşümüze martı, karga, saka ve envai tür kuşların sesi eşlik ediyor. Çoğu geçtiğimiz köşelerdeki köpek ve kedilerle sabah cilveleşmelerimizi yapıyoruz...
Cumhuriyet Caddesi üzerinde gözlemlediğimiz çoğu şey şehrin yoğun nüfusun olduğu bölgelerdeki dükkanların hemen hemen tamamına yakını dolu. Boş olanlar da ya kiralık ya da satılık vaziyette... Ege Caddesi'ni geçip Adnan Menderes Bulvarı üzerine geldiğimizde dükkanların çoğunun boş olması dikkat çekiyor.
Ayrıca Covid-19 sebebiyle daha açılmayan bir çok işyeri de var... Umarım yakında onlar da toparlanırlar ve yeniden o dükkanlar da açılır...
Genelde Didim içinde dikkatimi çeken binaların dış cephelerinin bakımsızlığı... Bodrum'un Beyaz'ı gibi tek tip bir renk veya farklı renkler seçilip binaların dış cepheleri boyansa Didim'e daha renk katılır gibime geliyor... Çünki dış cephesi boyasızlıktan o kadar kötü duran binalar var ki, sanırsınız bir virane şehir görüntüsü veriyor... Oysa ki bu binaların çoğunun yaşı o kadar da eski değil... En yeni binaların dış cephe boyaları bile dökülmüş olması üzücü...
Bir de her gün gözlemlediğimiz şey Didim'deki köpek sayısının artmış olması... Örneğin bizim çevremizde yaşayan bir köpek varken ve onu kış ayında herkes tanırken ve geçen sene bu köpeğin dışında burada başka köpek yokken bugün çevremizdeki köpek sayısında gözle görülebilir bir artış oldu... Çoğunun kulağında damgası (künyesi) yok... Bunlar ya başka yerlerden getirilip Didim'e bırakıldı ya da buradaki köpek popülasyonu kısırlaştırılmadığı için çoğaldılar... Ancak köpeklerin dış görünüşlerine bakacak olursak bunlar orta yaşlı ve yaşlı köpekler. Öyle yeni popülasyon genç köpekler değiller. Demek ki bu köpekleri bir yerlerden getirip Didim'e bırakanlar mı var diye insan kendine soruyor...
Gözlemlerimiz sırasında en üzüldüğüm şey ise Altınkum'a yakın yerlerdeki Otel, Motel, Pansiyon, Apart tarzı yerlerin tamamen boş ve kapalı olması... Demek ki Koronavirüs epey bir etkiledi bu turizm sektörünü...
Hele ki Gökduman'dan Akdeniz Caddesi'ne geçince eskimiş, virane haline dönüşmüş Pansiyon, Apart, Motel ve Otelleri görünce insanın içi cız ediyor... Umarım bir an önce eski canlılığına döner turizm de Didim de turizm sektöründe hakettiği yere ve seviyeye gelir...
Her gün eşimle birlikte tempolu yürüyüşler yaparken Didim'de gözümüze çarpan bir çok şey oluyor, bunları görüyoruz ve yaşıyoruz... Bu yazı dizisiyle zaman zaman bu gözlemlerimizi paylaşmaya çalışacağım...
Önce kendimizi yormadan birkaç kilometre olarak hedef koyduğumuz yürüyüşlerimizi, gün geçtikçe artırdık. Şu an hiç yorulmadan günde 2.5 saat gibi bir sürede yaklaşık 10 km'lik yolu rahatlıkla yürür hale geldik...
Cumhuriyet Caddesi'nden başladığımız yürüyüşümüze Atatürk ve Ege Caddesi'ni geçerek Adnan Menderes Bulvarı üzerinden 3. Koy'a doğru yönlendiriyoruz. Aquasis Otel'inin karşısındaki Üç Mevsim Caddesi'nden geçip Gökduman Caddesi'ne, sonra oradan da Akdeniz Caddesi üzerinden 19 Mayıs Caddesi'ne geçip yola devam ederek tekrar başlangıç noktamıza geliyoruz...
Zevkli bir yürüyüş oluyor bu yolculuk... Epey değişik yer görme fırsatımız oluyor. Değişik siteler, değişik villalar, bazen sokak araları bize her gün değişik duygular yaşatıyor. Yürüyüşümüze martı, karga, saka ve envai tür kuşların sesi eşlik ediyor. Çoğu geçtiğimiz köşelerdeki köpek ve kedilerle sabah cilveleşmelerimizi yapıyoruz...
Cumhuriyet Caddesi üzerinde gözlemlediğimiz çoğu şey şehrin yoğun nüfusun olduğu bölgelerdeki dükkanların hemen hemen tamamına yakını dolu. Boş olanlar da ya kiralık ya da satılık vaziyette... Ege Caddesi'ni geçip Adnan Menderes Bulvarı üzerine geldiğimizde dükkanların çoğunun boş olması dikkat çekiyor.
Ayrıca Covid-19 sebebiyle daha açılmayan bir çok işyeri de var... Umarım yakında onlar da toparlanırlar ve yeniden o dükkanlar da açılır...
Genelde Didim içinde dikkatimi çeken binaların dış cephelerinin bakımsızlığı... Bodrum'un Beyaz'ı gibi tek tip bir renk veya farklı renkler seçilip binaların dış cepheleri boyansa Didim'e daha renk katılır gibime geliyor... Çünki dış cephesi boyasızlıktan o kadar kötü duran binalar var ki, sanırsınız bir virane şehir görüntüsü veriyor... Oysa ki bu binaların çoğunun yaşı o kadar da eski değil... En yeni binaların dış cephe boyaları bile dökülmüş olması üzücü...
Bir de her gün gözlemlediğimiz şey Didim'deki köpek sayısının artmış olması... Örneğin bizim çevremizde yaşayan bir köpek varken ve onu kış ayında herkes tanırken ve geçen sene bu köpeğin dışında burada başka köpek yokken bugün çevremizdeki köpek sayısında gözle görülebilir bir artış oldu... Çoğunun kulağında damgası (künyesi) yok... Bunlar ya başka yerlerden getirilip Didim'e bırakıldı ya da buradaki köpek popülasyonu kısırlaştırılmadığı için çoğaldılar... Ancak köpeklerin dış görünüşlerine bakacak olursak bunlar orta yaşlı ve yaşlı köpekler. Öyle yeni popülasyon genç köpekler değiller. Demek ki bu köpekleri bir yerlerden getirip Didim'e bırakanlar mı var diye insan kendine soruyor...
Gözlemlerimiz sırasında en üzüldüğüm şey ise Altınkum'a yakın yerlerdeki Otel, Motel, Pansiyon, Apart tarzı yerlerin tamamen boş ve kapalı olması... Demek ki Koronavirüs epey bir etkiledi bu turizm sektörünü...
Hele ki Gökduman'dan Akdeniz Caddesi'ne geçince eskimiş, virane haline dönüşmüş Pansiyon, Apart, Motel ve Otelleri görünce insanın içi cız ediyor... Umarım bir an önce eski canlılığına döner turizm de Didim de turizm sektöründe hakettiği yere ve seviyeye gelir...
Bu arada sabahın en erken saatlerinde görevlerinin başında olan temizlik işçilerinin hepsini can-ı gönülden kutluyorum... Didim'i temiz tutmak
için ellerinden gelen çabayı gösteriyorlar... Ancak anlayamadığım tek
şey kullanılmış maske ve eldivenler sokaklarda cirit atıyor... Bu maskelerini
neden çöpe
atmaz bu insanlar anlayabilmiş değilim... Atanlara sorsanız, temizlikten dem
vurarak yaptıklarını bile inkar ederler... Yazık çok yazık...
Yazacağım daha çok gözlemlerim var Didim'deki
yaşam içinde. Onlar da diğer
yazılara kalsın, yazıyı fazla uzatıp, okuyanları sıkmayalım...Hepinize mutlu, keyifli zamanlar. Didim'in keyfini çıkartın bu zorlu süreçte... Sağlığınıza dikkat edin, sosyal mesafeyi koruyun, dışarıya çıkarken mutlaka maskenizi takın...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Nasıl yazımı beğendiniz mi? Yorum bırakarak benim gelişimime katkıda bulunabilirsiniz... Şimdiden katkınız için teşekkürler... Sevgiler ve saygılar... Ertan Yurderi (kocayurek)