25 Haziran 2020 Perşembe

Didim'de adımı bir sokağa vermişler iyi mi!.. (*)


Son günlerde bedenimde yeni bir teknoloji ürünü taşıyorum... Her yaptığımı, yapacağımı biliyor ve beni sürekli takip ediyor... Kısaca benim sağlık profesörüm gibi bir şey haline geldi...

Gece olup yattığımda benim ka
ç saat uyku uyuduğuma, kaç saatimi derin uykuyla, kaç saatimi hafif uykuyla, kaç saatimi REM uykusuyla geçirdiğime, kaç kere uykumdan uyandığıma ve bu uykuda geçen süremde benim nefes alma kalitemi ölçüyor...

Beni istediğim saatte uyandırmak i
çin kendisine talimat verdiğimde tatlı tatlı belli bir süre önceden başlıyor beni kibarca dürtmeye... "Hadi kalk, hadi kalk, hadi kalk"...

Birlikte uyanıyoruz yeni bir g
üne... Hemen gecemi onunla birlikte nasıl geçirdiğimi  bana bir bir anlatmaya başlıyor... Günlük, haftalık, aylık, yıllık bana bunları tek tek raporluyor...

Neyse g
üne başladıktan sonra GPS başlıyor beni takip etmeye... “Hadi antrenmana çıkalım, antrenman yapalım. Sana biraz kalori harcatalım, kilo verdirelim” diye sabırsızlanıyor... Hiç kırar mıyım onu, kırmıyorum tabii ki... Sabahın en kör saatinde Didim sokaklarını arşınlamaya başlıyoruz birlikte...

Onunla ilk tanıştığımız g
ünlerde öyle fazla yormadı beni... Alıştırdı yürüme sporuna...

Fakat daha sonra o da ne: "Hadi şurdan da git, hadi burdan da git, hadi biraz daha y
ürü, yürüsene canım, yürüsene yavrum, yürüsene lan dedim sana" gibi laflar da etmeye başladı... La havle çeke çeke yolları onun istediği gibi yürüdüm... Eve geldiğimde tabii ki ben haşat vaziyette... Bir de yürümeyle ilgili rapor veriyor bana... “Ahanda bugün 5 km. yol yürüdün, ahanda bugün 8 kilometre yürüdün, ahanda bak bugün de 10 km. yol yürüdün, madalyayı hak ettin... Al sana madalya, tak bir yerine..” hesabı...

Arada "Bu da
çok oluyor diyorum" kendi kendime de hoşuma da gitmiyor değil hani. Bu yürüyüşler bedenime iyi geldikçe geliyor, kilolar yavaş yavaş gidiyor böylelikle...

Neyse g
üzel tarafı her an kalp atış hızımı ve aralığını ölçüp, uyarı da yapıyor... “55-60-73-88-103, hop dedik kalp atışın 159'a yaklaştı. Yeter dur biraz dinlen” gibi bana arada bir ayar da çekiyor...

Kan oksijen sat
ürasyonumu da ölçüyor (SpO2). Bu da nedir derseniz anlatayım... Kanda oksijen içeren hemoglobin yüzdesi, yani bir başka ifadeyle kandaki oksijen oranı... Kişinin solunum sisteminin durumu hakkında kullanışlı bir doğal gösterge. SpO2 değeri %90 oranının altındaysa hipoksemi (oksijen yetmezliği) riski taşıyor olabilirsiniz. Basit bir ifadeyle SpO2 değeriniz azaldıkça solunum yetmezliği yaşıyorsunuz demektir. Bu da sigara içenlerde genellikle fazla oluyormuş. (İyi ki sigara kullanmıyorum)... Bu değeriniz %90'ın üzerinde bir değer olacak ki, rahat soluk alıp veriyorsunuz anlamına geliyor... Maskeyle yürürken aman herkes dikkat etsin. SpO2 değeri düşüyor bilesiniz!.. (Kısaca; son aldığınız 2 Oksijen değeriniz olur aman dikkat ha!..)

Velhasıl g
ünde kaç adım attığınızdan, kaç kilometre yürüdüğünüze, ne kadar yokuş tırmandığınızdan tutun ne kadar kalori harcadığınıza, ne kadar nabzınızın attığından ne kadar kilo verdiğinize, ne kadar sağlıklı uyku uyuduğunuzdan ne kadar stresli olduğunuza ve ne kadar kaliteli oksijen soluduğunuza dek her şeyi biliyor bu teknolojik ürün...

Didim sokaklarını onunla birlikte arşınlamak iyi geliyor artık bana... Yaklaşık 15 g
ündür benimle birlikte hayatını sürdürüyor... Benden 1 saniye bile ayrı kalmaya niyeti yok... Her an benimle yaşamak ve temas etmek istiyor bedenime... "Beni hiç bırakma, senin sağlık profesörünüm bak, benden ayrı kalırsan ya başına bir şey gelirse" diye de endişelenip duruyor sürekli...

Ha ayrıca t
üm bu bedensel bilgimi depolamak için de bir Apps uygulamasına ihtiyacı var bu minik dostumun... Şayet bilgileri depolayacak kaynağından uzak kalırsa, üzülüp üzülüp titreyip duruyor. "Bilgi kaynağından uzaktasın, çabuk başına dön. Beni ondan ayırma" demeye de başlıyor...

Ve son fasıl… Güzel bir sekreteriniz oluyor… Arada bir “Mesajların var tatlı çocuk, oku onları hadi…”  diye sizi yine poke’liyor, yani dürtüyor…

Ben bunca saatten beri kimden mi bahsediyorum. Yeni teknoloji dostum akıllı band saatimden tabii ki ... Marka falan filan s
öylemeyeceğim. Herkes kendi dostunu kendisi seçsin, teknolojinin nimetlerinden faydalansın, internet elinizin altında nasılsa... Apps uygulamasını cep telefonlarınıza indirip, gül gibi geçinip gidiyorsunuz yaşam içinde... Kim istemez ki böyle profesörü, böyle güzel sekreteri…

(*) Başlık ne anlama geliyor diye merak edip sonuna kadar okudunuz ya, helal olsun bana, teşekk
ür ederim okuduğunuz için size… Bu bir eski gazeteci geleneğidir, başlık her zaman okuyucu üzerinde etkilidir, sonuna kadar "Acaba bu sokak Didim'in neresinde?" diye gözattınız, ama yeni bir şey öğrendiniz benden belki de... Selam ve saygılar hepinize…


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Nasıl yazımı beğendiniz mi? Yorum bırakarak benim gelişimime katkıda bulunabilirsiniz... Şimdiden katkınız için teşekkürler... Sevgiler ve saygılar... Ertan Yurderi (kocayurek)