30 Mart 2020 Pazartesi

Burası dünya, buradan kaçış yok…


Minik bir virüs yaşamımıza dangadanak diye girince, geçmişte yaşadığımız her şeyin değerini ve kıymetini daha bir bilir hale geldik değil mi?

Bugüne kadar ne güzel özgürce (!!??) yaşıyorduk? Gezip, tozuyor, yiyip içiyorduk değil mi (!!??)
Canımız sıkıldığında il'den il'e, canımız istediğinizde ülkeden ülkeye, canımız istediğinde de okyanuslar aşıp kıtalardan kıtalara seyahat edebiliyorduk...

O değil g
özle görülebilen, mikroskoplarla bile zorla görülebilen, hakkında hiçbir şey bilinmeyen, kodları bile çözülemeyen o minik virüs bir çok şeyi elimizden alıverdi ...

Bundan sonra ne olacak? İnsanoğlu o minik vir
üsle nasıl başedebilecek orası da muamma...

G
ördünüz mü ister ünlü ol, ister kraliçe ol, ister prens ol, ister başkan ol, istersen başbakan, gelip seni bir şekilde bulabiliyor...

Karun gibi zengin olsan ne yazar? Paran artık işe yaramaz, seni kurtaramaz... D
ünyada kaçabileceğin steril bir alanın maalesef yok...

Toplumlar başka toplumların acıları sırasında kulaklarının
üzerine yatıyorlardı... Sadece kendilerini düşünerek şükrediyor; üstüne bir de "Ölsünler, gebersinler, belki dünya nüfusu azalır, hepimiz rahat ederiz" diye de içten içe seviniyorlardı diğer toplumlar için...

Ne oldu şimdi b
öyle diyenlere?.. Nereye gideceksiniz insani değerlere vurdumduymaz olanlar? Nereye kaçacaksınız kulağının üstüne yatanlar? Burası dünya, buradan kaçış yok... Buradan başka bir gezegene de gidip yerleşemeyeceğinize göre...

Artık t
üm gerçeklerle başbaşasınız... İnsanlık için yaptığınız iyilikler, insanlık için yaptığınız kötülüklerin yanında çok minik kaldı görüyorsunuz...

Hepimizin ne olursa olsun EŞİT yaşam standartlarına hakkımız olduğunu anlayabildiniz mi?

D
ünyanın havasını, suyunu, denizlerini, okyanuslarını, göllerini, akarsularını, iklimini kirlettik... Yeryüzünde yaşayan binlerce tür hayvanlarını hunharca katlettik... Hala şu yaşananlardan ders almamacasına dünyayı kirletmeye ve hayvanları katletmeye  hızla devam ediyoruz... Bu yaşananları fırsat bilip, hala birbirimizi kazıklamak, sömürmek, sindirmek, ezmek vs.. vs.. şeylerin peşinde koşanlar bir güruh var...

Gaia isimli doğa anamız bize ufak bir uyarı g
önderdi... Kendisini farketmemizi ve onun çığlığına kulak vermemizi istedi... İnsanoğlu/kızına yaşamda sadece SEN yoksun, BİZ de VAR'ız, BİZ'i de artık farkedin dedi...

Ama g
ören göz, işiten kulak, hisseden kalp, düşünen akıl nerede insan denilen yaratılmış varlıkta? Bedenimizdeki tüm hücreleri yenileyen ve bizi bambaşka yerlere taşıyabilecek SEVGİ'yi nerede bıraktık BİZ'ler? Tamamen SEVGİ'yi unuttuk, tıpkı İYİLİK, DOĞRULUK, ÇALIŞMAK ve BİLGİ'lenmeyi unuttuğumuz gibi...

Zaman BİR'lik zamanı... Zaman elele SEVGİ'yi
ön plana çıkarıp, böylesi kötü durumdan kurtulmanın yollarını arama zamanı... Dil, din, ırk ve renk ayrımı yapmaksızın hem de...

Hepimize
çıktığımız YOL'culuğumuzda başarılar ve de sağlıklı yaşamlar...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Nasıl yazımı beğendiniz mi? Yorum bırakarak benim gelişimime katkıda bulunabilirsiniz... Şimdiden katkınız için teşekkürler... Sevgiler ve saygılar... Ertan Yurderi (kocayurek)