Bugün tüm dünya Covid-19
belasıyla mücadele
ederken bir yandan da basın emekçileri
olarak gerek dünyada,
gerekse de ülkemizde
"Dünya Basın Özgürlüğü Günü"nü içimiz buruk bir şekilde
kutlamaya çalışıyoruz...
Basın camiası
içinde emekçi olarak çalışmaya başladığım 1980 sonrasından bugüne kadar
gazeteciler üzerindeki baskı ve yıldırma politikalarına hep şahit oldum...
Taşeronlaşmalar ve sendikasızlaştırmalar yüzünden, tazminat ve yıpranma payları ödenmeden sokak önlerine konulan arkadaşlarımızın çektiklerine şahit oldum...
Düşüncelerinden ve yazılarından ötürü hakkında dava açılan arkadaşlarımıza ve aralarından tutuklananlara şahit oldum...
Gerçekleri tüm açıklığıyla ortaya çıkaran duayen gazeteci büyüklerimizin öldürüldüklerine şahit oldum...
Peki bunlar bizi yıldırmaya yetti mi, elbette hayır...
Üzerimizdeki baskıya ve sansüre rağmen kamuoyunun bilinçlenmesi ve bilgilendirilmesi için hep mücadele ettik... Her platform üzerinden etmeye de devam ediyoruz...
"3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü" dolayısıyla dünyanın dört bir yanında zor durumda olan ve basın özgürlüğü mücadelesi veren meslektaşlarımızla dayanışma içinde olduğumuzu ilân ederken, ülkemizdeki yetkilileri de basın özgürlüğüne darbe vuran girişimlerden kaçınmaya ve mevcut engelleri kaldırma çağrımız her zaman olduğu gibi devam ediyor...
Taşeronlaşmalar ve sendikasızlaştırmalar yüzünden, tazminat ve yıpranma payları ödenmeden sokak önlerine konulan arkadaşlarımızın çektiklerine şahit oldum...
Düşüncelerinden ve yazılarından ötürü hakkında dava açılan arkadaşlarımıza ve aralarından tutuklananlara şahit oldum...
Gerçekleri tüm açıklığıyla ortaya çıkaran duayen gazeteci büyüklerimizin öldürüldüklerine şahit oldum...
Peki bunlar bizi yıldırmaya yetti mi, elbette hayır...
Üzerimizdeki baskıya ve sansüre rağmen kamuoyunun bilinçlenmesi ve bilgilendirilmesi için hep mücadele ettik... Her platform üzerinden etmeye de devam ediyoruz...
"3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü" dolayısıyla dünyanın dört bir yanında zor durumda olan ve basın özgürlüğü mücadelesi veren meslektaşlarımızla dayanışma içinde olduğumuzu ilân ederken, ülkemizdeki yetkilileri de basın özgürlüğüne darbe vuran girişimlerden kaçınmaya ve mevcut engelleri kaldırma çağrımız her zaman olduğu gibi devam ediyor...
Basın
özgürlüğünü; gazetecilere özgü bir hak olduğu için değil, demokratik
toplumların ve demokratikleşmenin "olmazsa
olmaz"larından biri olduğu için önemsiyor ve talep ediyoruz.
Bir zamanlar “Basın Yasası ile gazeteciler
için hapis cezası tarih oldu”
diyenlere,
bugün yeni Türk Ceza Kanunu ile ağır hapis cezaları getirilmiş olmasını vahim bir hata olarak görüyoruz. Yeni
TCK’nun
değiştirilmeden yürürlüğe
girmesiyle sansür ve otosansür günlerinin başlayacağını
yıllar önce öngörmüş ve söylemiştik... Bugün artık “Neyi
nasıl yazarsam hapis cezası almam” diye endişeye kapılarak gazetecilik yapılıyor. Bunun neresi özgür ve bağımsız haberciliktir.
Haber, yorum ve karikatürlerinden dolayı gazeteciler hakkında davalar açılmasını eleştiri hakkına tahammülsüzlük olarak değerlendirirken; toplumsal olaylar sırasında atılan sloganları bile yayımlayan gazeteler hakkında dava açılmasını hayret ve endişeyle karşılıyor, ifade ve basın özgürlüğünün kullanımına bir müdahale sayıyoruz.
"3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü"nde, hâlâ mahkemelerimizde yargılanan gazetecilerin olması Türkiye için utanç verici bir manzaradır. Yazıları, makaleleri, karikatürleri ve haberleri için mahkemeye verilen gazetecilerin var olduğu bir ülkede demokratik yönetim anlayışının ağır bir yara aldığının kavranmasını umuyoruz.
Haber, yorum ve karikatürlerinden dolayı gazeteciler hakkında davalar açılmasını eleştiri hakkına tahammülsüzlük olarak değerlendirirken; toplumsal olaylar sırasında atılan sloganları bile yayımlayan gazeteler hakkında dava açılmasını hayret ve endişeyle karşılıyor, ifade ve basın özgürlüğünün kullanımına bir müdahale sayıyoruz.
"3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü"nde, hâlâ mahkemelerimizde yargılanan gazetecilerin olması Türkiye için utanç verici bir manzaradır. Yazıları, makaleleri, karikatürleri ve haberleri için mahkemeye verilen gazetecilerin var olduğu bir ülkede demokratik yönetim anlayışının ağır bir yara aldığının kavranmasını umuyoruz.
Dünyada hâlâ, gazetecilerin sansür baskısını
hissettikleri, işkence
edildikleri, hapis ve rehin alındıkları çok sayıda ülke var... Geçtiğimiz yıllarda
pek çok dönemde en çok gazeteci öldürülen zamanlar
yaşandı savaşı yaşayan ülkelerde...
Soruşturma bile yapılmadan araştırma dosyaları bir şekilde kapatıldı...
Savaş
bölgelerinde çalışan meslektaşlarımızın özel bir statüsü olmasını ve bu
statünün bütün hükümetlerce tanınmasını tüm zamanlar için istiyoruz.
Medya
şirketlerinin,
savaş alanlarına gönderdiği gazetecileri için her türlü güvenlik önlemini almaya çağırıyoruz.
Medya
sahiplerinin, ticari çıkarları her şeyin önünde tutan ve halkın haber alma
hakkını bu çıkarlar yüzünden zedeleyen yaklaşımlara girmemelerini bekliyoruz.
Dünyanın pek çok
yerinin bir yangın alanına döndüğü günümüzde, bütün meslektaşlarımızı her türlü
şiddete karşı çıkarak, barış, demokrasi ve insan hakları için çalışmaya davet
ediyoruz.
Mesleğin etik
ilkelerine uymanın, ırkçı ve şoven bir dil kullanımından kaçınmanın bugün her
zamankinden çok daha önemli olduğunu anımsatmak istiyoruz.
Tüm meslektaşlarımızın Dünya
Basın Özgürlüğü Günü
kutlu olsun...
Yaşasın özgür ve bağımsız gazetecilik.
Yaşasın özgür ve bağımsız gazetecilik.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Nasıl yazımı beğendiniz mi? Yorum bırakarak benim gelişimime katkıda bulunabilirsiniz... Şimdiden katkınız için teşekkürler... Sevgiler ve saygılar... Ertan Yurderi (kocayurek)