3 Mayıs 2020 Pazar

“Yaşasın özgür ve bağımsız gazetecilik!..”


Bugün tüm dünya Covid-19 belasıyla mücadele ederken bir yandan da basın emekçileri olarak gerek dünyada, gerekse de ülkemizde "Dünya Basın Özgürlüğü Günü"nü içimiz buruk bir şekilde kutlamaya çalışıyoruz...
Basın camiası içinde emekçi olarak çalışmaya başladığım 1980 sonrasından bugüne kadar gazeteciler üzerindeki baskı ve yıldırma politikalarına hep şahit oldum...

Taşeronlaşmalar ve sendikasızlaştırmalar yüzünden, tazminat ve yıpranma payları ödenmeden sokak önlerine konulan arkadaşlarımızın çektiklerine şahit oldum...

Düşüncelerinden ve yazılarından ötürü hakkında dava açılan arkadaşlarımıza ve aralarından tutuklananlara şahit oldum...

Gerçekleri tüm açıklığıyla ortaya çıkaran duayen gazeteci büyüklerimizin öldürüldüklerine şahit oldum...

Peki bunlar bizi yıldırmaya yetti mi, elbette hayır...

Üzerimizdeki baskıya ve sansüre rağmen kamuoyunun bilinçlenmesi ve bilgilendirilmesi için hep mücadele ettik...
Her platform üzerinden etmeye de devam ediyoruz...

"3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü" dolayısıyla dünyanın dört bir yanında zor durumda olan ve basın özgürlüğü mücadelesi veren meslektaşlarımızla dayanışma içinde olduğumuzu ilân ederken, ülkemizdeki yetkilileri de basın özgürlüğüne darbe vuran girişimlerden kaçınmaya ve mevcut engelleri kaldırma çağrımız her zaman olduğu gibi devam ediyor...
Basın özgürlüğünü; gazetecilere özgü bir hak olduğu için değil, demokratik toplumların ve demokratikleşmenin "olmazsa olmaz"larından biri olduğu için önemsiyor ve talep ediyoruz.
Bir zamanlar “Basın Yasası ile gazeteciler için hapis cezası tarih oldu” diyenlere, bugün yeni Türk Ceza Kanunu ile ağır hapis cezaları getirilmiş olmasını vahim bir hata olarak görüyoruz. Yeni TCK’nun değiştirilmeden yürürlüğe girmesiyle sansür ve otosansür günlerinin başlayacağını yıllar önce öngörmüş ve söylemiştik... Bugün artık Neyi nasıl yazarsam hapis cezası almam” diye endişeye kapılarak gazetecilik yapılıyor. Bunun neresi özgür ve bağımsız haberciliktir.

Haber, yorum ve karikatürlerinden dolayı gazeteciler hakkında davalar açılmasını eleştiri hakkına tahammülsüzlük olarak değerlendirirken; toplumsal olaylar sırasında atılan sloganları bile yayımlayan gazeteler hakkında dava açılmasını hayret ve endişeyle karşılıyor, ifade ve basın özgürlüğünün kullanımına bir müdahale sayıyoruz.

"3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü"nde, hâlâ mahkemelerimizde yargılanan gazetecilerin olması Türkiye için utanç verici bir manzaradır. Yazıları, makaleleri, karikatürleri ve haberleri için mahkemeye verilen gazetecilerin var olduğu bir ülkede demokratik yönetim anlayışının ağır bir yara aldığının kavranmasını umuyoruz.
Dünyada hâlâ, gazetecilerin sansür baskısını hissettikleri, işkence edildikleri, hapis ve rehin alındıkları çok sayıda ülke var... Geçtiğimiz yıllarda pek çok dönemde en çok gazeteci öldürülen zamanlar yaşandı savaşı yaşayan ülkelerde... Soruşturma bile yapılmadan araştırma dosyaları bir şekilde kapatıldı...
Savaş bölgelerinde çalışan meslektaşlarımızın özel bir statüsü olmasını ve bu statünün bütün hükümetlerce tanınmasını tüm zamanlar için istiyoruz.
Medya şirketlerinin, savaş alanlarına gönderdiği gazetecileri için her türlü güvenlik önlemini almaya çağırıyoruz.
Medya sahiplerinin, ticari çıkarları her şeyin önünde tutan ve halkın haber alma hakkını bu çıkarlar yüzünden zedeleyen yaklaşımlara girmemelerini bekliyoruz.
Dünyanın pek çok yerinin bir yangın alanına döndüğü günümüzde, bütün meslektaşlarımızı her türlü şiddete karşı çıkarak, barış, demokrasi ve insan hakları için çalışmaya davet ediyoruz.
Mesleğin etik ilkelerine uymanın, ırkçı ve şoven bir dil kullanımından kaçınmanın bugün her zamankinden çok daha önemli olduğunu anımsatmak istiyoruz.
Tüm meslektaşlarımızın Dünya Basın Özgürlüğü Günü kutlu olsun...
Yaşasın özgür ve bağımsız gazetecilik.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Nasıl yazımı beğendiniz mi? Yorum bırakarak benim gelişimime katkıda bulunabilirsiniz... Şimdiden katkınız için teşekkürler... Sevgiler ve saygılar... Ertan Yurderi (kocayurek)