20 Şubat 2007 Salı

İlk Cemre Bugün Düştü!..




Kelime karşılığı olarak kor halindeki ateş anlamına gelen Cemre, halk arasında baharın müjdecisi olarak bilinir... Cemre, birer hafta arayla önce havaya, sonra suya ve en son olarak da toprağa düştüğüne inanılan bir ısıtıcı güçtür.

Cemre üç tanedir: Birinci Cemre Rumi takvimine göre Kasım Günleri'nin 105. gününe denk gelen 19-20 Şubat tarihleri arasında önce havaya, İkinci Cemre ise yine Rumi takvimine göre Kasım Günleri'nin 112. gününe denk gelen 26-27 Şubat günü ve Üçüncü Cemre de Rumi Takvimi'nin 119. gününe denk gelen 5-6 Mart tarihleri arasında toprağa düşer. Her cemrenin düşüşüyle birlikte hava sıcaklığı artar, ancak cemrelerin arasında ise sıcaklıkta küçük bir düşüş görülür...

Meteoroloji folklörümüzdeki önemli yeri ve küresel ısınmada havanın ısınması konusunun önemi nedeniyle Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, cemrenin ne olup olmadığı konusunda "Bildiğiniz Havaların Sonu: Küresel İklim Değişimi ve Türkiye" (2001, Güncel Yayıncılık) başlıklı kitabında bizleri şöyle aydınlatıyor.

Cemre, havanın aşağıdan değil de sanki yukarıdan aşağıya doğru ısındığını ifade eder.

Öncelikle sanıldığı ve cemrenin açıklandığı gibi güneş ışınları atmosferimizi doğrudan ısıtmaz: Yeryüzeyi, güneş ışınlarını yutarak önce kendi ısınır, sonra atmosferi ısıtır. Açık bir günde, atmosferin alt tabakasından geçen güneş enerjisi, yeryüzeyi tarafından yutulur. Dolayısıyla yeryüzeyi ısınır. Yüzeydeki hava ısındıkça, yüksekteki havadan daha az yoğun hale gelir. Isınan hava yükselir ve daha soğuk olan hava çöker. Yükselen hava, genişler ve soğur. Su buharı, bulut damlacıkları şeklinde yoğunlaşarak, hal değişim ısısından dolayı, havanın ısınmasını sağlar. Bu sırada dünya karbondioksit ve su buharı tarafından yutulup tekrar yayınlanan kızılaltı ışınları yayınlar. Gazların yoğunluğu, dünya yüzeyinde daha az olduğundan yutma işleminin büyük bir kısmı, yüzeye yakın katmanlarda gerçekleşir. Dolayısıyla atmosferin alt tabakaları aşağıdan yukarı doğru ısıtılmış olur.

Cemre'nin diğer bir anlamı ise;

Müslümanların hac sırasında Mina vadisinde attığı taşlardan meydana gelen yığındır. Divan şairlerinin, cemre zamanlarında baharın gelmesi dolayısıyla önemli kişilere yazdıkları övgü şiirleri de Cemreviye olarak bilinir. Meteorolojik bir olay olarak bilinen cemre ise takvimlerde ilkbahardan önce birer hafta aralıkla havaya, suya ve toprağa düştüğü inanılan ısıtıcı (ısıl) güç veya sıcaklık yükselmesi olarak tanımlanır.

Bazı kaynaklara göre, cemre sözcüğüyle adlandırılan sayılı günlerin, takvim klimatolojisine nasıl girdiği bilinmiyor. Cemrelerin, yılın 180 gün süren soğuk yarısı olarak ayırt edilen Kasım döneminin 100.gününden sonra, sıcaklığın yükselmesiyle ilgili gözlem birikimini, kora benzetilen bir enerji kaynağıyla açıklama düşüncesinden kaynaklandığı söylenebilir. Birinci cemrenin 20 Şubat'ta havaya, ikinci cemrenin 27 Şubat'ta suya , üçüncü Cemre'nin 6 Mart'ta (artık yıllarda 5 Mart) toprağa düştüğü varsayılır. İstanbul'da 60 yıllık dönem için yapılan bir araştırma , cemrelerin kıştan bahara geçilirken ortalama sıcaklık eğrilerinin yükselmeye başladığı dönemin başlangıcını belirledikleri ve bu dönemde mevsim normallerinin üzerindeki az ya da çok bir sıcaklık artışıyla çakıştıklarını ortaya koymuştur. Cemreler arasındaki günlerdeyse, sıcaklıklarda az da olsa bir düşüş olduğu saptanmış. Aynı araştırmaya göre her üç cemre dikkate alındığında, bir iki günlük farklarla bu tarihlerde %42 olasılıkla, iki cemre dikkate alındığındaysa %74 olasılıkla belirgin bir ısınma gerçekleşmiş. Cemrenin tıptaki anlamı ise halk arasında karakabarcık, kabarcık, kabarcuki ateşgöynüğü ya da yanıkara adlarıyla bilinen iltihaplı çıban olarak tanımlanıyor.

Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimler Sözlüğü (1993)'ne göre:

Cemre, Şubat'ın 21, 28 ve Mart'ın 7 sinde havaya, suya ve toprağa düşüp bunları ısıttığına ihtimal verilen hadise için kullanılan tabir olarak belirtilmekte. Nevsal-i Ragıp'ta cemreler başlıklı yazıda (birinci sene, 1324 s. 195) Ahmet Rasim Bulüg-ul-ereb'in üçüncü cildinden tercüme ettiği kayıtlara şu şekilde ifade edilmektedir. "Cemre ve dönemleri" hakkındaki rivayetler üç kısma ayrılır. Bunun ikisi ananelere göre yapılmış.

Bazı rivayetlere göre Arapları bir kısmı çok soğuk dönemlerde mağaralara girerler ve kendileriyle birlikte koyun, inek, öküz ve sair hayvanları da yanlarına alıp kendilerine bir mevkii tayin ettikleri gibi hayvanları için de yerler tahsis ederek ateş yakarlardı.Soğuğun azaldığını hiisettikleri zaman sıra ile söndürürlerdi. İşte böylece "sukut-u cemerat" tabir ettiler ve her birine de "sukut-u cemre" dediler.

Diğer bir deyişe göre Çin zenginlerinden bazıları soğuğun şiddetli zamanlarında evlerinde üç soba ve ocak yakarlar, soğuk kırıldıkça sobaları birer birer söndürürlerdi Buna da sukutu cemerat denilirmiş. Bu tanımdan dolayı cemrelerin düşmesi tabiri, hava,toprak ve suda soğukluk şiddetinin kırılmasını ifade etmektedir. Ancak bu uzak bir ihtimal, çünkü sukut-u cemerat tabiri bir Arap tabiri olup Çinlilerin adetleri o dönemde Araplar arasında bilinmiyordu.

Bazı eserlerde belirtildiği üzere cemre üç yıldızdan ibarettir. Bunlar sıra ile tarf, hen'a ve cephe yönünde ve bunlara cemre denilmesinin sebebi parlak ve bir çeşit kırmızılığa meyilli olmalarıydı. Düştüğü denilmesi de gruba meyilleri anlamında kullanılıyordu. Şöyle ki Şubat'ın yedinci günü (miladi 21) güneşin doğumunda öğleye kadar olan vakitte guruba temayül edince suda ısınma meydana gelir. Şubat'ın on dördünci (miladi 28) sabahında guruba başlayınca havada ısınma belirtileri görülür. Şubatın yirmi birinci (miladi Mart 7) burç vakti toprakta ısınma meydana gelirmiş. Bu nedenle ilkine "cemre-ül-ma" ikinciye "cemre-ül-hava", üçüncüsüne de "cemre-üttürab" denilmiş.

Kış 180, yaz 186 gün

Eskiler seneyi Kasım (kış) ve Hızır (yaz) olmak üzere yılı ikiye ayırmışlar. Kasım 180, Hızır 186 gün sürermiş. Kasım günleri 8 Kasım'da başlar. Kasımın kırk altısında, kırkgün anlamına gelen erbain, seksen altısında elli gün anlamına gelen hamsin girer ve böylece kışın en soğuk zamanları sayılan doksan gün geçmiş olurmuş. Kasım'ın 105'inde (19-20 Şubat) birinci cemre havaya; 112'sinde (26-27 Şubat) ikinci cemre suya, 119'unda (5-6 Mart, Şubatın 29 çektiği dört senede bir 5 Mart'ta) üçüncü cemre toprağa düşer. Buna göre de önce havanın, sonra suyun, sonra da yerin ısındığı kabul edilirmiş.

Yukarıda belirtildiği üzere, cemre olayı hakkında birbirinden farklı birçok açıklama mevcuttur. Bunun yanısıra incelenen bütün kaynaklardan, cemre ifadesinin çok eski zamanlardan beri kullanıldığını görmekteyiz. Ancak cemrelerin düşme tarihleri hakkındaki bilgiler kaynaklara göre değişmektedir. Bu da cemrelerin tarihlerinin tam olarak bilinemediğini ortaya koymaktadır.

Cemre olayına benzer olarak ABD'deki "Ocak erimesi" örnek gösterilebilir. Amerikan Meteorological Society'in (AMS, 1959) tanımına göre ; meteorolojik bir tekillik karakteristik meteorolojiksel şartın belli bir takvim zamanında veya yakınında oluşmaya eğilim gösterir. Örneğin "Ocak Isınması" ABD'nin kuzeydoğusunda Ocak ayının son haftalarında her yıl tekrarlanan bir hava olayıdır.

Yararlanılan kaynaklar:
(Meydan Larousse, 1969)
(Ana Britannica, 1986)
"Bildiğiniz Havaların Sonu: Küresel İklim Değişimi ve Türkiye", Prof. Dr. Mikdat KADIOĞLU, 2001 Güncel Yayıncılık.


Ertan Yurderi


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Nasıl yazımı beğendiniz mi? Yorum bırakarak benim gelişimime katkıda bulunabilirsiniz... Şimdiden katkınız için teşekkürler... Sevgiler ve saygılar... Ertan Yurderi (kocayurek)