Korona üzerine konuşulacak söz hiç biter mi?.. Bitmez elbet... Konu bitmedikçe bize de yazmak düşer...
Bu sene ailecek Didim'de öyle bir "Kurban Bayramı" dönemi geçirdik ki, şaşarsınız... Bayram öncesi 4 günlük ev ihtiyacımızı karşıladık ve sanki "sokağa çıkma yasağı" uygulanmışcasına evde 4 gün hapis hayatı yaşadık...
O ne kalabalıktı öyle? Didim'in tüm kıyıları ve koyları tıklım tıklım doluydu. Sosyal mesafe ve maske kullanımı da hakgetireydi...
Eh Türkiye'nin hemen hemen her yerinde durumlar aynı olunca, salgının ikinci ayağının gelmesi çok muhtemeldi .. ki şu anki durum onu gösteriyor... Türkiye'nin hemen hemen her ilinden kritik uyarılar geliyor... Daha bu sabah gazetelerin internet sitelerinde bulaş yaşayan illerden veriler paylaşıldı. Tablo yavaş yavaş ortaya çıkıyor...
Elbette tabloya etki eden sadece bayram da değil... Günler öncesi onbinlerce kişi Sultanahmet Meydanı'nı doldurmuş, Ayasofya'nın cami olarak ibadete açılışına katılmıştı. Rakamı Cumhur'un başı açıklamıştı... Sayı 350 bin civarıydı... Eh bu sayıyı en az 4 (dört) ile çarpmak gerekiyor. Ve çıkan sayıyı da yine 4 (dört) ile çarpmak gerekir ki, bulaş sayısına ulaşabilelim...
Bunlardan bazıları bayram dolayısıyla sayfiye yerlerine de gittiler... Bayram ziyaretlerine birbirlerine de gittiler...
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, korona virüsü tedbirlerinin önemine ilk günden beri vurgu üzerine vurgu yapıyor... Kullandığı dil o kadar kaliteli, kibar ve ağdalı ki... Sosyal medyadan yaptığı paylaşımlarını okuyanlar sanki bu ülkede bu süreç çok güzel geçiyor gibi bir anlam çıkıyor...
Örneğin bugünkü Twitter'daki mesajında şöyle demiş: "Bugün maske takmayan, yarın Covid-19'un gerçek yüzünü görebilir"...
Bence; sadece bugün değil hiçbir gün maske takmayan bir kişi, eninde sonunda ebesinin örekesini görebilir...
Bizim millet böyle "tatlı sözler" duyduğu zaman, karşısındaki kral bile olsa TAKMAZ, karşısındakini hiç önemsemez...
Bence bu milletin kafasına DANK ettirecek SÖZ'ler ve yeni cümleler bulmak gerek... "BUGÜN MASKE TAK, ÖLÜM SANA TAKMADAN"... Ya da "BUGÜN MASKE TAKMAYANA, YARIN PAMUK TIKARLAR" gibi gibi veciz sözler üretilebilinir... Bu tür sözler ve cümleler HALK üzerinde daha etkili olur…
Fahrettin Koca önceki mesajlarından birinde "Bu devirde, yakın mesafe cana yakınlık değil. Ne olduğunu, akciğeri su toplayanlar keşke anlatabilse..." demişti. Bizzat aynı durumu ben bir sene önce yaşadığım için anlatmak istiyorum...
Bir sene önce (2019 yılı) Şubat ayında durup dururken bir anda sağ tarafımda bir ağrı oluştu. Ben ilk önceleri gaz sıkıştırması sandım. Daha sonra ne yaptımsa bu ağrıyı dindiremedim ve gittikçe bu ağrım artmaya başladı. Didim Devlet Hastanesi'nin Acil Servisi'ne ambulansla gittim. İlk gidişimde grip belirtisi diye bir ağrı kesici ve birkaç ilaç yazarak eve gönderdiler. Eve geldim, ilaçlarımı kullanmaya başlamıştım ki, o günün akşamı ağrı şiddetlenerek beni soluk alamaz hale getirdi... Yine ambulans çağırdık ve hastaneye kendimi zor attım. Şansıma o tarihlerde Covit belası yoktu (belki de vardı, bilmiyorum). Hemen oksijen maskesi takıldı yüzüme, bir gün önceki tahliller yeniden yapıldı ve yeniden ağrı kesiciler yapılarak eve gönderildim ve ertesi gün Poliklinik'te Göğüs Hastalıkları Bölümü'nde o yapılan tetkikler sonucu Pnömoni (Zatürre) başlangıcı olduğumu öğrendim...
Soluk alamamak çok zor bir şey... Resmen boğuluyor gibi hissediyorsunuz kendinizi... Dünya değiştirecek gibi oluyorsunuz, şaftınız kayıyor resmen... Bu durumu bir sene önce ben de yaşadım...
Fahrettin Koca demiş ya; "Akciğeri su toplayanlar keşke anlatabilse" diye... Ben çok az bir bölümünü anlattım... Bunu ancak yaşayan ve çeken bilir...
Şimdiki pandemi sürecindeki Covit-19 belası daha fazlasını yapıyor insanlara... Soluk aldırmıyor ve entübe hale dönüşüveriyorsunuz... Boğazınıza bir hortum takılıyor ve öyle soluk almaya başlıyorsunuz... 2 tür kurtuluşunuz var... YA ÖLÜYORSUNUZ, kurtuluyorsunuz... Ya da şansınız yaver gidiyor, bir şekilde ÖLÜMDEN KURTULUYORSUNUZ... Yani yazımın başlığı gibi "Ya Ölüm, Ya Kalım" hali yaşıyorsunuz...
Fahrettin Koca twitlerinden birini daha paylaşıp yazıma son vereyim isterseniz... Demiş ki yine kibar dille muhterem; "Hayatımızın yönetimini salgına mı bırakacağız, yoksa tedbirlerle salgını biz mi kontrol altına alacağız. Başarabiliriz. Tedbirde teyakkuz istiyoruz..."
Yukarıdaki Koca'nın sözlerinden ne anladınız? Kaymaklı şöbiyet ya da sütlü nuriye tadında konuşan bakanın bu konuşması ne derece etkiledi sizi? Tedbir alacak mısınız? Korona'ya yakalanmamayı başarabilecek misiniz? Saldım çayıra, mevlam bizi kayıra bir hayat sürmeye devam mı edeceksiniz? N'apacaksınız Allahaşkına söyleyin...
Artık bu durum "Ya Ölüm, Ya Kalım!.." meselesi... Karar sizin keyfinize kalmış... Ya gerekli tedbirleri alarak salgını kontrol altında tutup yakalanmamayı becereceksiniz; ya da umursamayıp ağır hasta olmayı, belki de entübe olmayı kabullenip, dört kolluyla birlikte istikamet Karacaahmet'i düşünmeye başlayacaksınız... Hakkınızda hayr'lısı Türkiye’m…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Nasıl yazımı beğendiniz mi? Yorum bırakarak benim gelişimime katkıda bulunabilirsiniz... Şimdiden katkınız için teşekkürler... Sevgiler ve saygılar... Ertan Yurderi (kocayurek)