Dün akşam
seninle ilgiliydi gördüğüm rüya
hayrolsun... Yanımda en güzel ve en tabii halinle yatıyordun yine...
Seni sevgiyle
izliyordum... Doya doya izliyordum her zaman yaptığım gibi seni...
Kokuna öyle alışmışım
ki... Sanki tabiatın kendine has doğal toprak ve çam kokusu karışımı gibiydi
kokun...
Senin bu haline
dayanamayıp arada bir ellerimle başını okşuyor, yavaş yavaş sırtına doğru
ellerimi indiriyor ve yüzünün önünden başlayarak önce gögsünü okşuyor sonra
yavaş yavaş karnına doğru ellerimi indiriyordum... Ben seni böyle okşayıp
sevdikçe sen tüm bedenini tam teslim ediyordun bana... Bana güvendigin
bedeninin her halinden, her titreşiminden belli oluyordu... Böylesi sevgiyle
okşanıp sevilmek kimbilir nasıl bir şey... Bunu en iyi sen biliyorsundur muhakkak...
Çünki ben hiç böyle sevilmedim ki...
Böylesi
sevilmenin, böylesi okşanmanın sende yarattığı mutlulukla çıkardığın sesin,
kulaklarımdan hiçbir zaman çıkmayacak... Yüzlerce enstrümanın çıkardığı
senfonik melodi bile beni böylesi etkileyemez... Bu sesle, yüzlerce sene veya
asırlarca yanında huzurla uyuyabilirim...
Bana ilk geldiğin
günü ve benim olduğun günü hatırlıyorum da... Kendi tercihini kendin yapmıştın...
Ben seni değil, sen beni seçmiştin... Senin evdeki varlığınla yepyeni bir yaşamı
tatmaya başlamıştım... Bana insan muamelesi yapıyordun en doğal, en tabii
halinle... Ne de olsa ben de her halimle senindim... Senin insanın olmanın kıvancını
yaşıyordum... Senin aniden hayatına giren sevdiğin ve hayatının bir parçası
oluvermek gurur vericiydi benim için de...
Biz her şekilde
konuşuyorduk seninle... Lisanlarımız birbirimize uymasa bile, ben senin ne
söylediğini, sen de benim ne söylediğimi anlıyordun... Bazen birbirimizi
anlayamadığımız oluyordu o zaman ise gözlerimizi konuşturuyorduk, bedenimizi konuşturuyorduk,
hatta birbirimizin yüzüne bakmak bile birbirimize ne söylemek istediğimizi
anlatıveriyordu...
Evden işe gitmek
üzere her çıkışım senin için en üzücü anındı biliyorum... "Gitme benimle
kal" deyişini, beni öpüşünü, bana sarılmanı hiç unutamam.. Pencereden
hüzünlü gözlerle bakman benim de içimin yağını eritiyordu... Çalışırken hep
senin hayalin gözlerimin önündeydi... Evdeki neşeli koşuşturmacalarımızı,
sevinç çığlıklarımızı, birbirimizle çocuk gibi şakalaşmalarımız, her mutlu anımız,
evet her mutlu anımız gözlerimin önüne geliyordu... Yine çalışırken, bir an
önce akşamın olmasını ve koşa koşa sana gelmeyi hayal ediyordum... Biliyordum
ki gözlerin hep penceredeydi... Benim gelişimi bekliyordun... Benim gelişimi
köşe başından görünce, ben de seni pencerede beni beklediğini görünce içim kıpır
kıpır oluyordu... Merdivenleri koşar adımlarla çıkıyordum sana kavuşmak
için.... Kapıyı açar aşmaz, bana sarılmanı, beni koklaya koklaya öpmeni, sevinç
çığlıklarını unutamam...
İşte artık
AYRI’yız tatlım …
BİR’birimizden
kilometrelerce uzaktayız… “Senden ayrılmak,
ayrı kalmak veya bir daha seni görememek korkusu” gerçek oldu bir tanem…
SEN BEN’den, BEN
SEN’den bugüne dek haber alamadık, alamayacağız da … Ama VAR’sın OL’sun… Nasılsa
bir gün “O” gün geldiğinde yine BİR’likte
olacağız… Yaşam ötesi sonsuz yaşamımda da, hiç ayrılmamacasına yine karşılaşacağız…
Ben senin insanın
olmaktan gurur ve mutluluk duymuştum… BEN’im rüyalarıma girerek bana bir şeyler
anlatmak istediğini anlıyorum ama...
Daha fazla
sulugözlülük yaptırtmadan bana hadi yerinden kalk şöyle bir dolanalım, BİR'likte
gündüz uykularına yeniden uyanalım...
SEN BEN'den ayrı,
BEN SEN'den ayrı, SEVGİ'ler baki, yaşantılarımıza kaldığımız yerden devam
edelim...
Senin insanın Ertan...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Nasıl yazımı beğendiniz mi? Yorum bırakarak benim gelişimime katkıda bulunabilirsiniz... Şimdiden katkınız için teşekkürler... Sevgiler ve saygılar... Ertan Yurderi (kocayurek)