Bazen doğadan öğrenecek o kadar çok şeyimiz var ki...
Şöyle bir hayal edin: Bütün gün sadece ot yiyor, üşüyorsunuz ve hayatınızın çoğu sıradanlık içinde geçiyor. Ama bir gün, o sessizliğin içine bir melodi doluyor. Harika sesler çıkaran bir grup insan belki de hayatınızda ilk kez size bir konser veriyor.
Ve siz, o anın büyüsüne kapılıyorsunuz. Ot yemeyi bırakıyor, bir araya gelip dikkatle, sessizlik içinde dinliyorsunuz. Ne telefonunuz var, ne dikkatinizi dağıtan bir şey. Tüm varlığınızla o müziği yaşıyorsunuz.
İneklerin bunu yapabilmesi inanılmaz değil mi? İnsanlar bunu kaç kere başarabiliyor?
Bir düşünün: Saygı, sabır ve doğanın sade sessizliği içinde sadece "olmak." Belki de bu basit ve saf davranış, hepimize bir şeyler anlatıyordur.
Müzik sadece bir melodi değil, farklı dünyaların birleştiği, konuşmadan anlaştığımız evrensel bir dil.
Bu inekler bir gösteriyi tüm sınırlarına kadar saygıyla dinlediler. Seslerini çıkarmadılar, alanı ihlal etmediler, sadece anı yaşadılar. Ve belki de hepimize unuttuğumuz bir şeyi hatırlattılar:
Dinlemek bazen konuşmaktan çok daha değerlidir.
Ertan Y. (~ kocayurek)