Zamanında 1.5 milyar dolara mal olan Hubble Uzay Teleskobu’nun yerini şimdi 10 milyar dolar harcanarak James Webb Teleskobu aldı. Hubble sayesinde uzayın derinliklerine senelerdir göz atmış olduk. Kendi galaksimizin dışında milyarlarca galaksi olduğuna şahit olduk. Enfes görüntüleri büyük keyifle izledik...
Astronomlar Hubble sayesinde evrende 100-150 milyar civarında galaksi olduğunu tahmin ediyorlardı. Ancak yeni teleskop James Webb sayesinde bu sayının önümüzdeki yıllar güncelleneceğini tahmin ediyorum. Muhtemelen bu sayı Hubble sayesinde keşfedilenden 5 veya 10 kat daha fazla olacak.
Yaratılmış koskoca evrende sadece kendi galaksimizin (Samanyolu) dışında milyarlarca galaksinin varlığını öğrenmek bile insanı heyecanlandırmıyor değil yani... Ayrıca o büyük kainat içinde yalnızca insan ırkından farklı varlıkların olabileceği düşüncesi bile heyecan verici...
Bundan tam 442 yıl önce (1580) bizim gibi heyecanlanan Osmanlı Sarayı'nda astronomiye meraklı müneccimbaşı Takiyüddin Efendi vardı. Bu konulara meraklı 16 bilim insanıyla birlikte Tophane’de 10 bin Osmanlı altınına kurulmuş olan Dar-ü'r Rasad-ül Cedid adlı Rasathanesi’nde gökyüzünü inceliyorlardı...
Lakin o yıllarda İstanbul semalarından geçen kuyruklu yıldız ve ardından gelen deprem ve başgösteren veba salgını sebebiyle gaza gelen Saray’daki örümcek kafalı bilimsel araştırmaları kıskanan yobaz din adamları padişah 3. Murad’ı doldurarak; “Bu şeytan yuvası Dar-ü'r Rasad-ül Cedid'te çalışanlar meleklerin eteklerinin altına bakıyorlar. Göklerin sırlarını örten perdeyi kaldırmak haşa uğursuzluk getirir... Deprem ve veba hep bundandır." diye padişahı gaza getirdiler.
Saray’da Padişah 3. Murad’ı dolduruşa getiren yobazların başı, (güya dini konularda en yüksek derecede bilgi ve yetkiye sahip olan kimse sayılan) Şeyhülislam Kadızade Ahmet Şemsettin Efendi ve avanesinden başkası değildi.
Kadızade Ahmet Şemsettin Efendi, 3.Murat’a "Gözlem yapmak uğursuzluktur, gözlemevleri bulundukları ülkeleri felakete sürüklerler. Göklerin gizemini aydınlatmaya saygısızca yeltenmenin korkunç sonuçları herkesçe bilinir. Bu işe girişen hiçbir ülke yoktur ki bayındır iken harap ve devlet teşkilatı yerle bir olmasın." ifadelerini içeren bir fetva gönderdi. (Kimbilir daha ne yalanlar söyledi...)
Bunun üzerine sultan 3. Murad, Kaptan-ı Derya (donanma komutanı) Kılıç Ali Paşa'ya fermanını verdi:
"Meleklerin etek altlarının dikizlendiği (!!!) Galata'daki şeytan yuvası bina tez elden yerle bir edile."
Taş taş üzerine bırakılmadı. Yerle bir edildi.
1580 yılının 21 Ocak günü Galata'da topa tutulan o bina, 600 yıllık Osmanlı imparatorluğunun ilk ve tek rasathanesiydi.
Belki bu rasathane yerle bir edilmeyip gözlemlerine devam edebilseydi ve devletin başındaki padişahlar da bu tür örümcek kafalı yobazların sözleriyle hareket etmeselerdi bugün bu güzel keşifleri bizler öğünerek ve gururlanarak yapabilseydik ve tüm dünya halklarıyla paylaşabilseydik keşke...
Ama heyhat... Neden mi heyhat?
Çünküüüü .. Günümüzde bile (!..) elalem giderken Mersin’e, bizler gideriz hala hep tersine, tersineeee... Bu böyle bilineee...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Nasıl yazımı beğendiniz mi? Yorum bırakarak benim gelişimime katkıda bulunabilirsiniz... Şimdiden katkınız için teşekkürler... Sevgiler ve saygılar... Ertan Yurderi (kocayurek)